'Vekiller iş yapmıyor demek kolaydır'

Mahir Temur, Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan ile röportaj yaptı. Kayısının enine-boyuna tartışıldığı, lisanslı depoculuğun son durumu, Malatya'ya faydaları ve daha birçok konu Kayısı Haber'de…

Malatya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Özcan ile çok verimli bir söyleşi yaptık. Biraz uzun bir söyleşi oldu ama lisanslı depoculuk ile ilgili detayları, kayısının neden bu halde olduğunu, Malatya ihracatçısının durumunu, Kayısı Birlik’i ve daha birçok konuda bilgilendirici bir röportaj yaptım. Uzatmadan başlayalım

 

 

MAHİR TEMUR: Yaklaşık 2 yıldır Malatya Ticaret Borsası’nın başkanısınız. Öncelikle şunu sorayım: Ne buldunuz ya da neyi bulamadınız?

RAMAZAN ÖZCAN: Özellikle Malatya, Dünya kuru kayısının merkezi olması hasebiyle ve bu kayısının önemi yüzünden Malatya aslında tarım şehri konusunda önemli bir şehirdir. Elinizde bir ürün var ve bu ürün hem stratejik hem de prestij açısından baktığınız zaman dünyada üretim kapasitesinin yüzde 70’ini iddia ettiğiniz bir ürün var. Bir taraftan, lezzet ve kalite bakımından da Avrupa Birliği tarafından da Coğrafik Tescille onaylanmış bir ürün. Dolayısıyla Ticaret Borsası’nın daha aktif ve ön planda olması gerektiği bir pozisyon yaratıyor kayısı. Bu gücü kayısı veriyor. Borsa olarak böyle etkili bir enstrümanınız var. 50 bin ailenin direkt üretici olarak görev yaptığı bir şehir burası.

SORU: Koltuğa oturduğunuzda bu aktifliği bulamadınız mı?

RAMAZAN ÖZCAN: Oraya bağlayacağım… Biz göreve geldiğimizde kamuoyunda en çok ‘kayısının sahibi kim’ sorusu vardı. Mesela siyasi iradenin Ankara’da hayata geçirmeye çalıştığı yereldeki projelere yerel aktörlerin sahip çıkması lazım. Siyasetçi, Ankara’da hayata geçirdiği projeyi burada icraata dökemez. O buradaki muhatabın işidir. Dolayısıyla biz burada şöyle bir ders çıkardık; Malatya Ticaret Borsa’nın kurumsal kimliğini ortaya çıkartmak lazım, dedik. Ne iş yapar, Ticaret Borsası’nın görevleri nelerdir, sorusunu sorduk kendimize. İlk göreve başladığımız andan itibaren kamuoyunda artık kaybolmaya yüz tutmuş bir tabloyla karşı karşıya geldik. Burada bunu ifade ederken bizden önceki yöneticilerimizi kötülemek anlamında söylemiyorum. 1969 yılında Hamit Evliyaoğlu’nun kurduğu Malatya Ticaret Borsası bugüne kadar 12 başkan ile bu noktaya gelmiştir. Her biri çok önemli işler yaparak bize hazır ve kurulu bir sistem bırakmışlar. Burada yapmamız gereken bu sistemi harekete geçirmektir. Ortada bir güç var fakat kamuoyunda da kaybolmaya yüz tutmuş bir Ticaret Borsası vardı. İlk işimiz, Malatya Ticaret Borsası’nın çok önemli bir kurum olduğunu, tarımsal hizmetler ve faaliyetlerden sorumlu olduğunu, 7 tane meslek grubunun her birinin kendi içinde önemli faaliyetler yaptığını kamuoyuna ispat etmemiz lazımdı.

SORU: Umduğumu bulamadım mı, diyorsunuz galiba?

RAMAZAN ÖZCAN: Zaten yürüyen bir sistem var. Size ihtiyaç duyulduğu için sizi göreve getiriyor. Bu bir beklenti doğuruyor. Siz de bu beklentiye cevap vermek için ortaya bir başarı koymanız lazım. Öncelikle yerel medya ile çok iyi ilişkileri kurmak gerekiyor. Ulusal medya demiyorum. Buradaki en büyük destek görsel ve yazılı medyadır. Eğer ortada bir başarı varsa bu başarıyı halkımıza iyi anlatan medyanın rolü vardır. Biz burada iyi ilişkiler kurarak yapmak istediklerimizi Malatya kamuoyuna en sağlıklı ve en doğru şekilde medya aktörleri ile beraber sunmamız gerekiyordu. Açıkçası Malatya medyası bize çok destek oldu. Niye? Kayısı Malatya’mızın ortak paydasıdır. Medyada bu dirayetimizi gördü sanırım.

 

SORU: Peki siyasilerden aynı desteği görebildiniz mi?

RAMAZAN ÖZCAN: Mahir Bey, doğrusu şu; ben nasıl medya ile ilişkilerin öneminden bahsediyorsam, aslında siyasi iradeyle de iyi ilişkiler kurmak zorundasınız. Niçin? Siyasi iradenin gücünü ve desteğini almadan kamuda yaşadığınız sıkıntı ve sorunları çözme iradesini ortaya koyamıyorsunuz. Yani mutlaka siyasi iradenin desteğine ihtiyacınız vardır.

SORU: “Siyasilerin her dediğine iyi demek” değildir galiba söylediğiniz.

RAMAZAN ÖZCAN: Hayır hayır. Siyaset mekanizmasını siz yönlendiriyorsunuz. Kamuoyunun beklentilerine göre, çıkarlarına göre biz burada kayısıyı ve Ticaret Borsasını ilgilendiren her noktada sorunu doğru ve doğru zamanda iletmeye çalışıyoruz. Ve mutlaka çözüm odaklı götürdük ilişkilerimizi. Hedefimiz sorunumuzu çözmekse bu şekilde hareket edilmelidir. Ama kamuoyunda hedef algı oluşturmaksa siyasilere gitmeden de bağırıp, çağırabilirsiniz. Gazetelere, televizyonlara… Bu kurumlardaki en kolay iş muhalefet etmektir.

SORU: Bağırmak, çağırmak önemli değil, iş yapmak önemlidir, demek istiyorsunuz.

RAMAZAN ÖZCAN: Bravo. Kesinlikle. 

SORU: Peki bu iş yaptırma konusunda hangi vekilimiz daha yardımcı oldu size?

RAMAZAN ÖZCAN: Mesela Tarım Bakanı’na ulaştırmamız gereken sorunları Sayın Öznur Çalık üzerinden gitmesini doğru görmüşsek o kanalı denemişizdir. TOBB veya Sanayi Bakanlığı ile ilgili durumları Bülent Bey ile, yerel yönetimler ile ilgili sorunları Ahmet Bey ile düzenlemeye çalışmışızdır. Bürokraside, yerelde veya ajanslar üstündeki çözüm noktalarını Sayın Hakan Kahtalı ile götürmüşüzdür.

SORU: Muhalefet ile ilişkileriniz nasıl?

RAMAZAN ÖZCAN: Biz sürekli bilgilendiriyoruz. Hem MHP Milletvekili Sayın Fendoğlu’nu hem de CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’yı yaptığımız işler ile ilgili sürekli bilgilendiriyorum. AK Parti İl Başkanımızı, MHP İl Başkanımızı ve CHP İl Başkanımızı sürekli bilgilendiriyoruz. Çünkü amacımız Malatya’nın kalkınması. Burada samimi olmak lazım. Amacımız kamuoyunu manipüle etmek değildir. Amaç, Malatya’da kayısıyı hak ettiği ekonomik değere ulaştırmak, çiftçiyi sıkıntı ve zorluklardan arındırmak ve ihracatçıyı daha sağlıklı ortamı oluşturmaktır. Tüccarın ve çiftçinin daha sağlıklı ve uygun şartlarda alışverişini sağlamaktır amacımız. Yoksa her gün çıkıp belediye başkanlarına muhalefet edebiliriz. Vekillerin hiçbiri bir iş yapmıyor, demek kolaydır.

SORU: Kuru Kayısı Lisanslı Depoculuk Projesi’ni sormak istiyorum. Yapım aşamasına başlandı. Şu yorumu yapıp sorumu soruyorum. Depo’nun inşaat alanı Malatya’da her siyasetçinin fotoğraf verdiği bir alana dönüştü. Sırf bu olay dahi iyi bir şeyin yapıldığına işaret. Sorum şu: Yapım aşaması ne durumda ve biz niye bu kadar bekledik? 2017’de ödeneğinin çıktığı bir ortamda niye bugüne kaldı?

RAMAZAN ÖZCAN: Aslında uzun bir süre başlamış bir projeydi. Ömer Faruk Öz milletvekili iken yasal düzenlemeleri tamamlandıktan sonra hayata geçirilmeyi bekleyen bir projeydi. Lisanlı Depoculuk aslında dünyada ve ülkemizde hububat sektöründe aktif. Saklanabilirliği kolay ve fiyatı düşük olan ürünler için aktif bir uygulama. Kayısı, risk oranı yüksek ve bir de pahalı bir ürün. Şimdi belki 10 lira pahalı diyecektir ama burada buğday ile kıyas yapılıyor. 2017’de siyasi irade böyle bir karar almış. Ve Kalkınma Bakanlığından 12 milyon TL hibe desteği sağlanmış. O günün şartlarında 10 bin ton kapasiteli düşünülmüş. Proje de 18 milyon TL değerinde.

SORU: 2017 yılında 12 milyon onaylanmış ama niye daha erken başlanmamış?

RAMAZAN ÖZCAN: 2017 yılında onaylanmış ama yerelde kimse sahip çıkmayınca, proje beklemede kalmış. Burada yararlanıcı firma Ticaret Borsası…

SORU: Anladığım kadarıyla Ticaret Borsası elini taşın altına koymamış.

RAMAZAN ÖZCAN: Tabii… Bakanlık ve siyasi irade görevini yapmış ve 12 milyon hibe almış. Ama burada sahiplenmeyince proje beklemede kalmış. Biz göreve gelince hemen projeyi sahiplendik. Dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Bülent Tüfenkci’ye teşekkür etmek gerekiyor. 12 milyon TL hibemiz var ama 6 milyon 800 bin açık vardı. Bu finansman açığı TOBB’un Lisanslı Depoculuk konusunda uzman şirketi LİDAŞ karşıladı. LİDAŞ, Türkiye’de Lisanlı Depoculuk konusunda önemli bir aktördür. Çok hızlı bir şekilde protokolleri yaptık. Burada sorun şuydu: Kalkınma Bakanlığı, Cazibe Merkezleri Programlarını desteklerken 18 ay süre koyuyor. Yani bir projeyi başlattığı andan itibaren 18 ay içinde bitirmen gerekiyordu. Biz geldiğimizde sürenin bir kısmı geçmişti. Hatta burada yapamazsınız, dediler ama biz bunu kesinlikle hızlı bir şekilde projeyi bitirdik ve ihale aşamasında 6 aylık ek süre talebinde bulunduk. 28 Ağustos 2019’da ihaleye çıktık. Şu anda da projenin yüzde 65’i tamamlandı.

SORU: Depoyu işletme hakkı sizde mi?

RAMAZAN ÖZCAN: LİDAŞ’ın bu finansman desteği karşılığında 29 yıllığına kiraya verdik. LİDAŞ bu konuda profesyonel bir şirkettir. Lisanslı Depomuzda laboratuvar tamamen bağımsız çalıştığı için hem laboratuvarı hem de depomuzu yönetecek. Ayrıca Lisanslı Depoyu yönetmek için hazır kurulu bir şirketinizin olması lazım. Yani Lisanlı Depo şirketi olması lazım. Biz burada projenin ortağıyız ve birlikte yöneteceğiz.

SORU: En azından yabancı bir şirket oluşu bazı durumları ortadan kaldıracaktır. İltimas veya siyasileri araya sokmak gibi durumlar ortadan kalkacaktır.

RAMAZAN ÖZCAN: Kesinlikle… Zaten önce laboratuvar, ürünün kabulüne karar veriyor. Üretici ürünün bahçeden kaldırdıktan sonra eksper vasıtasıyla ürününün numunesİ teslim ediliyor. Bu numune tahlil edildikten sonra yani Depo ürünü kabul ettikten sonra bahçeden ürünün Depo’ya nakil desteğini dahi devletimiz veriyor. Ürün tahlil masraflarını dahi devletimiz ödüyor.

SORU: Süreci özetlediniz. Şimdi bu Lisanslı Depoculuğu biraz daha açmak istiyorum. Malatya’nın kuru kayısı rekoltesi 100-120 bin ton aralığında gidiyor. Depo 11 bin ton kapasiteli. Bu yeterli mi?

RAMAZAN ÖZCAN: Büyükşehir’in yapacağı 5 bin ton kapasiteli bizim yaptığımız 6 bin ton kapasiteli. 100 bin tonluk bir üretim kapasitesi için yüzde 10 iyi rakamdır.

SORU: Hangi tip kayısıyı kabul edeceksiniz?

RAMAZAN ÖZCAN: Tarım Bakanlığının Lisanslı Depoculuk ile ilgili belirlediği kurallara uygun yapılan ve teknolojik olarak kuru kayısıyı saklamak için yapılan depolardır. Üç sınıf ürünümüz var. Kükürtlü, natürel ve organik kuru kayısı. Üç ürünümüzü de ayrı ayrı saklayabileceğimiz odalarımız olacak. Biner tonluk 4 ayrı depomuz ve bir tane de 2 tonluk depomuz var.

SORU: Bu yapılan depo sadece üreticilere mi hitap edecek yoksa küçük esnaf veya ihracatçı da faydalanacak mı?

RAMAZAN ÖZCAN: Kuru Kayısı Lisanslı Depoculuğun hedefi üreticiyi desteklemektir. İhracatçıyı veya tüccarı değil. Bu tamamen üreticiyi desteklemek amacıyla yapılan bir projedir.

SORU: Bu deponun maliyeti olacak. Üreticiye maliyeti belli mi?

RAMAZAN ÖZCAN: Ürün laboratuvarda sınıflandırıldıktan sonra kaç ay saklanacağına karar veriliyor. Yani kükürt oranına göre belli oluyor bu süre. Dolayısıyla günlük kükürt uçma rakamları hesaplanıyor. Depo’nun çalışma esası bu şekilde. İlk 6 ay üreticiden para alınmayacak. Geri kalan süre için aylık ton başına 40 lira gibi bir ücret planı yapılıyor. Bu 40 liranın da yüzde 25’ini Bakanlık finanse ediyor.

SORU: 6 aydan sonra aylık 1 tonu 30 liraya geliyor. 10 tonu 300 liraya geliyor.

RAMAZAN ÖZCAN: Evet. Burada kimsenin aklına Kayısı Birlik gelmesin. Biz kayısıyı almıyoruz. Bizim buradaki amacımız, uygun ve sağlıklı koşullarda kayısıyı saklanabilmesidir. Üreticinin ürününü depoya teslim ettiği andan itibaren elde edeceği elektronik senetle bankalardan faizsiz kredi temin edebilmeyi sağlıyoruz. Üreticinin temmuz ve ağustos ayılarındaki problemini çözecek bir projedir bu. Şu anda ne yapılıyor; hızlı bir şekilde üretici ürünü pazara getirip satmak zorunda kalıyordu. Hem pazarın arz-talep dengeleri bozuluyordu hem de üretici ürününü ucuz fiyata satmak zorunda kalıyordu. Ama şimdi üreticinin temmuz ve ağustos aylarındaki ödemesi gereken giderlerini faizsiz krediyle çözecektir ve piyasanın da regülasyonu sağlanmış olacaktır.

SORU: Bu konu bence iyi anlaşılmıştır. Kayısının durumunu sormak istiyorum. Kayısının veya kayısı üreticisinin durumu iyi değil. Bunun sorumlularından bir tanesi de Ticaret Borsası’dır, diye düşünüyorum. Sizce kayısı gerçekten hak ettiği yerde mi?

RAMAZAN ÖZCAN: Ticaret Borsası’nın görevi kayısının fiyatını belirlemek değildir. Yasa diyor ki, “Üretilen tarım ürünlerinin tescilini yapıp kayıt altına almaktır” diyor. Fakat, biz göreve geldiğimiz andan itibaren şunu hep söyledik. Yasal olarak görevimiz bu olabilir ama bizim Malatya kamuoyuna karşı sorumluluklarımız var. Biz bunları da yerine getirmek zorundayız. Bu ürünü bugün ekonomik açıdan hak ettiği yere taşıyamamışsak burada suçlu Ticaret Borsası’dır, Ticaret ve Sanayi Odası’dır, siyasi iradedir, kamu idarecileridir. Hepimizin ders çıkarması gerekir. Bugün kayısı hak ettiği değerde midir, değildir. Ancak şunu da unutmamak gerekir. Kayısı temel tüketim maddesi değildir. Yani peynir ve zeytin ile kıyaslayamayız. Kayısı bir endüstri ürünü de değildir. Fındıkla da kıyaslayamazsınız.

SORU: Ama endüstri ürünü olma ihtimali var.

RAMAZAN ÖZCAN: Olabilir. Çalışmak lazım. Dolayısıyla ürün maliyetinin iki katına satılması gerekiyor ki üreticinin kar etmesi lazım. Bugün üreticin masrafı 7,75 lira ise (Üreticinin kuru kayısı bazında hesaplanan gideridir bu rakam. Bir kilo kuru kayısıda üreticinin masrafı 7 lira 75 kuruştur)  bu ürünün piyasa değeri 15 lira olması lazımdır. Bu bahsettiğimizin rakamın da tüketicide karşılığı olmalıdır.

SORU: Kayısıda çiftçinin en çok zarar etmesinin sebebi son 15-20 yıldır her yıl maliyetlerinin sürekli artmasıdır. Maliyetler satış ile aynı oranda artmıyor. 2002 yılında bir günlük işçi maliyeti 9 lira iken bugün 70 lira. Ama 2002 yılında kayısı 4 liraydı, bugünse 10 lira. Büyük orantısız artış var. Çiftçiyi asıl yoran konu üretici maliyetleridir. Elektrik, gübre, işçilik, ilaç… gibi…

RAMAZAN ÖZCAN: Biz bunu her fırsatta dile getiriyoruz. 2018 yılında üretim maliyetleri yüzde 42 oranında artmış. Kayısı yüzde 42 oranında artmış mı? Hayır. Bugün natürel ve organik kuru kayısı pahalı ama bunu sebebi bu tip ürünlerin az olması. Dolayısıyla burada üretim maliyetlerine paralel olarak satış fiyatı artsa sorun kalmayacaktır.

 

SORU: Geçmişte kötü sonuçlanan bir Kayısı Birlik olayımız vardı. Bu olumsuz düşüncemiz halen var. Siz Kayısı Birlik’in tekrar kurulması taraftarı mısınız?

RAMAZAN ÖZCAN: Finansman problemi olan bir birliğin kurulmasını istemem. Burada birliğin oluşturulmasında neyi hedefliyorsunuz?

SORU: Yeni bir Pazar oluşması, manipülasyonların engellenmesi veya taban fiyatı olayı…
 

RAMAZAN ÖZCAN: Bunun için ne lazım? Sermaye lazım. Ülkemizin özellikle ekonomik açıdan alınan tedbirlere baktığınız zaman sıkıntılı gözüküyor. Ama profesyonel anlamda bakanlığın yönettiği ve yerelde de içine birkaç aktörün girdiği ve sağlıklı yönetildiği bir birlik isterim tabii ki. Üreticiyi koruyan, üreticinin lehine hareket eden, piyasadaki arz-talep dengelerini absorbe edebilecek, üretimdeki maliyet artışlarını ön plana koyup taban fiyat belirleyecek kadar güçlü bir yapı tabii ki isterim. Ama geçmişteki örneği bizi umutsuzlaştırabilir ama takılmamalıyız. Fakat kurulacak birliğin finansman problemini ortadan kaldıracak bir çıkış noktası olması lazım. Ortaya bir sermaye koymak lazım. Kayısıya üreticinin gözünden baktığın zaman ucuz olabilir ama bugün bin ton kayısı 12 milyon TL. Siz 10 bin ton kayısıyı piyasadan emmek isterseniz 120 milyon TL. Eski parayla 120 trilyon.

SORU: Teknik olarak kurulması zor, diyorsunuz.

RAMAZAN ÖZCAN: Evet.

SORU: Yıllardır kayısı ile ilgili şu söz söylenir; Malatya kayısısını 5 ihracatçı belirliyor. Bu doğru mu?

RAMAZAN ÖZCAN: Güzel bir soru sordunuz. Ama bu söylem kesinlikle yanlış bir bilgidir. İhracatın 100 bin tona ulaştığı ve üretiminin 130-140 bin ton olduğu bir ürünü 3 tane adam yönetemez. Sermaye lazım.

SORU: İsim vermeyelim ama Malatya’da en çok ihracat yapan firma kaç bin ton kuru kayısı ihraç ediyor?

RAMAZAN ÖZCAN: Şu anda Malatya’da en yüksek ihracat yapan firma 4-5 bin ton ihracat yapıyor.

SORU: Kaç ihracatçımız var?

RAMAZAN ÖZCAN: 100’ün üzerinde ihracatçımız var. En iyisi 5 bin ton ihraç ediyor. Geri kalanı 3 bin, iki bin, bin ton ihraç ediyor. Bundan 15 yıl önce 15 bin ton ihraç edenler vardı ama artık sektör genişledi. İşi yapan firma sayısı çok arttı. Pasta bölüne bölüne bu duruma geldi. O yüzden artık kayısı fiyatının üretimle alakası var. Eğer o yıl gelen mahsul ihracat rakamının çok üstende ise piyasa alabora olabiliyor. Kısaca arz-talep dengesi burada önemli. Çoksa ucuzluyor azsa artıyor.

SORU: Kayısının Malatya’nın bir köyünden daldan inişinden Londra’da bir markette satılana kadar farklı farklı el değiştiricileri var. Burada en az kazancı olan üretici değil mi?

RAMAZAN ÖZCAN: Kesinlikle. 

SORU: Peki burada ihracatçı çok kazanıyor mu?

RAMAZAN ÖZCAN: Hayır. Bu da yanlış bilgi. Burada ürünün ham maddesini üreten de, aradaki tüccarda, ihracat eden de hepsi şu anda ithalatçıya çalışıyor. Mahir Bey, bu malın resmi olarak ihracat rakamı 2 bin 600 dolar. (1 ton kuru kayısı) İhracatçı şu an kiloda 3 lira dahi kazanmıyor. Sanki ihracatçı 10 liraya kayısıyı alıyor 20 liraya satıyor, düşüncesi yanlıştır.

SORU: Londra’da 1 kilo kuru kayısı kaç dolar?

RAMAZAN ÖZCAN: 20 dolar…

SORU: Kilosu 115 lira satılan bir üründe ihracatçı üç lira dahi kazanamıyorsa, burada büyük bir yanlışlık vardır.

RAMAZAN ÖZCAN: Yanlışlığın sebebi maalesef rekabet… 100 ihracatçı kıran kırana… Geldiğimiz nokta bu maalesef. Ayrıca Avrupa bizden ithal ettiği malı dünyaya ihraç ediyor.

SORU: Biz niye direkt ülkelere ihraç edemiyoruz?

RAMAZAN ÖZCAN: Dünyada şöyle bir ağ var. Dünya ticaretini yöneten bir grup Yahudi tüccarlar var. Onlardan almayı tercih ediyor. Sizden almıyor. O ülkeyi tercih ediyor. Fransa’daki adam ambalaj ve üründe mutlaka bir katma değer oluşturuyor. Biz bu konuda maalesef çok gerideyiz. Ambalaj ve katma değer dediğimiz ne? Ürünü çeşitlendiriyor. Ürüne, doku, renk ve koku… Bunla ilgili farklı maddeler kullanarak iyi bir ambalaj çıkartıyorlar ve dünyaya satarken farklı bir katma değer çıkartıyorlar.

SORU: Son olarak Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ile ilgili konuyu sormak istiyorum. Kayısı alımı yapacağı ile ilgili haberler çıktı. TMO gerçekten kayısı alacak mı?

RAMAZAN ÖZCAN: TMO gerçekten tarım sektörünün en önemli kurumudur. Bu yıl üzümde ve incirde fiyat istikrarsızlığının önüne geçmek için piyasaya müdahale kararı aldılar. Biz de bunu fırsat bilip, kayısının da mutlaka böyle bir müdahaleye ihtiyacı olduğunu siyasilerimiz ile beraber konuşup kamuoyuna paylaştık. Bir kamuoyu da oluştu. Milletvekillerimiz Tarım Bakanlığı ile görüşme yaptı. Bu görüşme sonrasında TMO Genel Müdürü ve şube müdürleri benimle temasa geçtiler. Bir rapor hazırladık ve bu rapor Bakan Beyin önüne gitti. En son on gün önce Plan Bütçe Komisyonu’nda, bütçe görüşmelerinde, Lisanslı Depomuz faaliyete geçince kayısıya da müdahale edileceğini açıkladılar. 

SORU: Biraz detay verebilir misiniz? TMO müdahale ederse piyasaya, kaç bin ton alabilir?

RAMAZAN ÖZCAN: TMO çok güçlü bir kurum. Piyasa istikrara kavuşana kadar piyasaya müdahale edebilir. Piyasadan çekilmeyebilir. 10 bin ton, 20 bin ton, 30 bin ton TMO için çok önemsiz rakamlardır. Ayrıca ilk defa bir taban fiyat belirleme durumu ortaya çıktı. TMO, ürünün taban fiyatını belirleyip kapılarını açıp ürünü getir diyecek çiftçimize. İhracatçı TMO’nun vermiş olduğu fiyatın altında mal alabilir mi? Tabii ki alamaz. Bu defa ithalatçı da istediği gibi ihracatçıdan mal alamayacak. Dolayısıyla bu çok önemli bir gelişmedir.

SORU: Biz seneye yani 2020 yazında TMO’yu Malatya’da görebilir miyiz?

RAMAZAN ÖZCAN: Görürüz, görürüz. Kesinlikle göreceğiz. Bu konuda kararlıyız. Depo’yu gelecek sezona hazır duruma getireceğiz ve TMO’nun da mal alım yapabilmesi için bütün altyapı konusunda Ticaret Borsası olarak elimizden gelen bütün desteği sağlayacağız.

SORU: Şunu soramadım, kısa cevap da verebilirsiniz. Malatya kayısısı ile ilgili dünyadaki lider konumundan çıkmaya başladık, tarzı bir söyleminiz olmuştu. Tam olarak ne demek istemiştiniz?

RAMAZAN ÖZCAN: Kayısıda gerçekten üreticimizin sorunları var, sıkıntıları var. Ama burada ben ihracatçıya da sahip çıkmak istiyorum. İhracatçı gerçekten zor durumda. Özbekistan’ın hızlı bir şekilde üretim kapasitesini arttırdığını ve artık “biz hep lideriz, vazgeçilmeyiz” diyecek durumdan çıkmaya başladık. Herkes şapkayı önüne koyacak. Sorumluluğunu üstüne alacak.

SORU: Bu bir temenni değil tespit sanırım.

RAMAZAN ÖZCAN: Ben diyorum ki bir tehlike var. Şu anda Rusya’ya yaptığımız 20 bin ton ihracatımız 5 bin tona kadar gerilemiş durumda. Bakın, Özbekistan’daki Fergana Vadisi dediğimiz bölge Malatya iklimine yakın. Rakımı 900 metre.  Burada korkunç bir şekilde kayısı üretimi yapılıyor. Son 3-5 yılda 30 bin ton 50 bin ton kayısı üretiliyor. Burada üretim maliyetleri düşük olduğu için özellikle Rusya pazarımızın büyük bir bölümünü burası ele geçirdi. Ben de diyorum ki önümüze şapkayı koyup tedbir almamız lazım. Coğrafik İşaret Belgesini acilen tarafların hepsinin bir araya gelip kullanması lazım. 5 yıldır belgeyi almışsınız duvarda sadece fotoğrafı duruyor.

SORU: Uzun bir söyleşi yaptık. Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Bana göre çok verimli bir söyleşi oldu. Varsa son sözlerinizi almak isterim.

RAMAZAN ÖZCAN: Bu konuda bize sağladığınız destek ve imkândan dolayı, kamuoyunu bilgilendirme açısından bir defa teşekkür ederim. Gerçekten konu aslında çok derin. Saatlerce konuşsak yetmeyecek. Kayısı bizim ortak paydamız. Hepimizin. İnşallah en iyi noktaya hep beraber taşıyacağız.

RÖPORTAJ: Mahir Temur - [email protected]

Kayısı Haber

Yorumlar 1
hasan 29 Kasım 2019 12:30

ramazan beyi tebrik ederim.çoktandır bu kadar açıklayacı bir haber okumamıştım.tebrikler.

Bakmadan Geçme