Ahmet Küçükşahin

Zehirlenmeye Çalışılan Halk ve Atatürk

Ahmet Küçükşahin

Emperyalizm, bir ülkenin sömürü amacıyla başka bir ülkeyle eşitsiz değişime dayalı ticaret yaparak ya da başka yollarla o ülkeyi siyasi ve iktisadi egemenliği altına alıp yayılması veya yayılmak istemesidir. Kendi halkının refahını, başka ülkelerin refahından çalarak ve onu sömürerek sağlayan ülkeler yüzyıllardır bu alışkanlıklarından vazgeçmemişlerdir. Vazgeçmeleri de mümkün değildir. Öncelikle hedef seçtikleri ülkeleri zayıf düşürmek için, o ülkeyi ayakta tutan değerlere, bunu sağlayan şahıslara saldırırlar. 

1800 ve 1900’lü yıllarda bunu bizzat kendileri yaparken, iletişim ve ulaşım araçlarının yaygınlaşması ile birlikte bunu, hedef ülke içerisindeki hainlere, ajanlarına ve ülkenin cahillerine yaptırmaktadırlar. 

Mustafa Kemal, emperyalizme savaş açmış bir liderdir. Bunun anlamı, başta İngiltere olmak üzere emperyalizmi alışkanlık haline getirmiş olan ülkelere “Sizin Anadolu coğrafyasındaki beslenme kaynaklarınızı keseceğim” demekti. Bu nedenle Mustafa Kemal’e karşı 1919’da başlayan saldırı halen devam etmektedir. Zira, ülkeler arası ilişkilerde sadece ülke çıkarları vardır. Başka geçerli bir kural yoktur.   

Atatürk, çifte tabanca taşırdı. Simith Wesson ve Cold’u vardı. Özellikle seyahatlerinde sürekli belindeydi. Milli Mücadele sırasında uyurken bile yastığının altındaydı. Yıllar sonra 3 yıl, 3 ay, 22 gün süren Milli Mücadele dönemini anlatırken “sağ elimde tabanca, sol elimde idam sehpası, Samsun’dan İzmir’e öyle geldim” diyecekti. 

Milli Mücadele yıllarında İngiliz istihbaratı Mustafa Kemal’İ;

-    Kafasında kalpak yerine afili fes olan, fırfırlı papyon takan, tombul yanaklı, esmer birinin vesikalık fotoğrafını “Mustafa Kemal fotoğrafı” diye Anadolu’da dağıtıyordu.

-    Sahte fotoğrafla birlikte sahte biyografi hazırlamışlardı, yalanlarla doluydu.
Kuvayı Milliye sürecinde aracılar gönderen İngiliz hükümeti, Anadolu direnişinden vazgeçmesi karşılığında Mustafa Kemal’e dilediği miktarda para, İtalya’da villa teklif etmişti!
Milli Mücadele yıllarında kurulan İngiliz Muhipler (Sevenler) Cemiyeti kurucularından gazeteci Ali Kemal, Mustafa Kemal için; 

-    “Onunla tokalaşmak, eşkıyaya el uzatmaktır”

-    “Derme çatma bir ordu kurmuşlar, dövüşüp duruyorlar, zırzoplar, tam istiklal isteriz diye tutturmuşlar, halbuki ne demiş Arap, elhekmü limen galebe, galibin dediği olur, işte bu kadar”

-    “…Mustafa Kemaller faydalı hiçbir işe yaramazlar, hamdolsun sayıları azdır, bunları hastalanmış uzuv gibi kesip atmalı”

-    “Bu millici mahluklar kadar yılanlar hayal edilemez, başları ezilmek ister, düşmanlar onlardan bin kere iyidir”
1923 Şubat ayıydı, henüz cumhuriyet ilan edilmemişti. Muhalif milletvekilleri TBMM başkanlığına önerge verdi: “Memleketin yönetimini bırakması, bir kenara çekilmesi koşuluyla, kendisine özel bir saray tahsis edilmesi ve ayda 10 bin lira maaş verilmesi” teklif ediliyordu. (Bu teklif, İngilizlerin yaptığı teklife çok benzemektedir.) 
Lozan görüşmeleri devam ederken, TBMM’de yine muhalif milletvekilleri tarafından ”seçim yasası teklifi” verilmişti. Bu yasa teklifine göre “doğduğu şehir ülke dışında kalanlar ve göçmen olarak yerleştirildiği şehirde sürekli olarak beş yıl oturmamış olanlar milletvekili seçilmeyecekti” (Hedef, yine Mustafa Kemal’i devre dışı bırakmaktı.)
CIA’nin uzun yıllar Türkiye masası şefliği yapan Paul Henze, 15 Haziran 1994 yılında Aktüel dergisine verdiği mülakatta

"Türkiye'yi federalizm büyütecek" diyordu. 
2000 yılında, CİA ajanı Graham Fuller, Türkiye’nin Kemalizmi terk etmesini öneriyordu. "Batı, Fethullah Gülen gibi örnekleri görünce çok umutlanıyor. Çünkü Gülen, modern devlet toplumunda İslam'ın nasıl bir rol oy¬naması konusunda geniş bir vizyonu temsil ediyor..."diyordu.

2007-2013 yılları arasında Türkiye’de; Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı; Ergenekon, Poyrazköy, Amirallere Suikast, Çürük Çetesi, İnternet Andıcı, Kafes, İzmir Casusluk ve Fuhuş gibi davalar açılmış ve TSK içerden çökertilmeye çalışılmıştır. Bu davalardaki bütün suçlamaların iftira olduğu ve gerçekle ilişkisinin olmadığı anlaşılmıştır. 

15 Temmuz 2016 tarihine kadar ilkokul mezunu bir sahtekar, Büyük İslam Alimi olarak toplumumuza sunulmuş, devleti yönetenler dahi bu sahtekarın peşine takılmış ve neticesinde bu adamın ABD güdümünde olduğu anlaşılmıştır. 
Ergenekon, Balyoz, İzmir Casusluk ve Fuhuş gibi operasyonlarının doğruluğuna, Fethullah’ın bir din alimi ve büyük adam olduğuna, Atatürk’ün kötü bir insan olduğuna inandırılmış vatandaşlarımızın şunu bilmesi gerekir. 

-    Sizleri zehirliyorlar. 

-    Ülkemiz üzerindeki emperyalist oyun sürmektedir. 

-    Ülkemizde geçmişte diğer ülke menfaatlerine çalışan işbirlikçiler vardı, bugün de var. 

-    Bu işbirlikçilerden TBMM’de de var. 

-    İşbirlikçiler, AKP iktidarı öncesi liberal idi, AKP iktidarıyla birlikte dinci oldular. 

-    Din adı altında Atatürk’e saldıranlar işbirlikçidir, cahildir veya ajandır. Ama kesinlikle haindir.

-    Atatürk ülkemizin övünç kaynağıdır, ortak paydamızdır, tarihi abidemizdir. 

Bugün 10 Kasım, Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümü, ruhu şad olsun, saygı ve minnetle anıyorum. 

Yazarın Diğer Yazıları