Ahmet Küçükşahin

Büyük Ermenistan'dan Büyük Kürdistan'a

Ahmet Küçükşahin

1877/1878 Osmanlı Rus Harbinden (93 Harbi) sonra imzalanan Berlin Anlaşması’nın (13 Temmuz 1878) 61’nci maddesi: “Babıali (Osmanlı Devleti), Ermenilerin yaşadığı vilayetlerde yerel ihtiyaçların gerektirdiği reformları geciktirmeden yapmayı ve Çerkez ve Kürtlere karşı Ermenilerin huzur ve güvenliğini sağlamayı yükümlenir. Bu hususta alınacak önlemleri (büyük) devletlere bildirecektir ve devletler de alınan önlemlerin uygulanmasını gözetleyecektir.” şeklindedir. 
 

Anlaşmada ‘Ermenilerin yaşadığı vilayetler’ henüz açıklanmamış olmasına rağmen bir müddet sonra;
 

- ‘Altı vilayet’ (Vilayet-i Sitte) denmeye başlandı. Bunlar İmparatorluk vilayetleri idi, yani her vilayet bugünkü Cumhuriyet illerinden birkaç kat daha genişti. Bunlar devlet gibi vilayetlerdi; örneğin yalnız Sivas vilayeti, bugünkü Belçika’nın iki katı genişliğindeydi. Altı vilayetin toplam yüzölçümü, bugünkü Türkiye’nin üçte biri ediyordu. 
 

Daha sonra
-‘Altı Ermeni Vilayeti’ denmeye başlandı. 
Ardından
-‘Ermenistan’ olarak vaftiz edildi. 
- 1878 yılında Berlin Antlaşmasında geçen “Ermenilerin yaşadığı vilayetler” ifadesi bugünkü Ermenistan Anayasasında ‘Batı Ermenistan’ olarak geçmekte ve Ermeni ulusunun ‘ulusal hedefi’ sayılmaktadır. 
 

Özetle:
‘Ermenilerin yaşadığı vilayetler’, önce ‘Altı Vilayet’ (Vilayet-i Sitte) oldu. 
Sonra, Altı Vilayet, ‘Altı Ermeni Vilayeti’ne dönüştürüldü. 
Daha sonra Altı Ermeni Vilayeti de ‘Ermenistan’ diye isimlendirildi. 
Ve bugün Ermeni Anayasasında ‘Batı Ermenistan’ olarak anılmaktadır.
 

Gelelim Emperyalizmin Kürtlerine ve Kürdistan’ına; 
 

1877/1878 Osmanlı Rus Harbinden sonra imzalanan Berlin Anlaşması’nın (13 Temmuz 1878) 61’nci maddesi: “Babıali (Osmanlı Devleti), Ermenilerin yaşadığı vilayetlerde yerel ihtiyaçların gerektirdiği reformları geciktirmeden yapmayı ve Çerkez ve Kürtlere karşı Ermenilerin huzur ve güvenliğini sağlamayı yükümlenir. Bu hususta alınacak önlemleri (büyük) devletlere bildirecektir ve devletler de alınan önlemlerin uygulanmasını gözetleyecektir.” şeklindedir. 
 

Böylece “Kürtler” ifadesi ilk kez bir uluslararası anlaşmada yer almıştır. 
Birinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan ve Osmanlı’ya imzalattırılan Sevr Antlaşmasının 62’nci Maddesi “…Fırat’ın doğusunda, Ermenistan’ın güney sınırının güneyinde, Türkiye’nin Suriye ve Mezopotamya (Irak) ile olan sınırlarının kuzeyinde, çoğunlukla Kürtlerin bulunduğu bölgeler için bir yerel özerklik planı hazırlanacaktır…” diyordu. 63’ncü Maddesi “Türkiye, müttefiklerce yani İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından hazırlanacak bu yerel özerklik planını ‘kabul etmeyi ve yerine getirmeyi baştan yükümleniyor’” idi.
 

İstiklal Savaşı ve ardından imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile Sevr Antlaşması çöpe atılmış, böylece antlaşmada geçen hükümlerin tamamı sıfırlanmıştır. 
Buna karşın Emperyalizm boş durmamış ve kullanabildiği Kürt ve Ermenilerle birlikte hedefi doğrultusundaki çalışmalarını sürdürmüşlerdir. 
 

1940’lı yılların sonu ve 1950’li yılların başında yapılan yayınlarda bir ‘büyük emel’ daha ortaya atmışlar: Tıpkı büyük Yunan emeli (megali idea) ya da ‘Büyük Ermenistan’ emeli gibi yepyeni bir büyük emel: Bu, ‘Büyük Kürdistan’ emelidir. 
Emperyalizmin Türkiye’nin Güneydoğu’sunda 1984 yılından itibaren başlattığı terör süreci, Türkiye tarafından;
- Önce “Terör Sorunu”,
- Daha sonra “Güneydoğu Anadolu Sorunu”,
- Şimdi “Kürt Sorunu”, “Terörsüz Türkiye”, “Anayasa Değişikliği” olarak ifade edilmektedir.
 

Aslında sorun edenler; Emperyalistler, Kürtçüler ve bir de ABD’den talimat alan siyasilerdir. Kürt’ün ve Türk’ün sorunu yoktur. 
Emperyalizm fazla zahmete girmeden tarihteki yaşanmışlıkları kopya ederek önümüze koyup dayatıyorlar. Dün Ermenilere oynattıkları oyunun aynısını bugün Kürtlere de oynatıyorlar. Ancak işin acı tarafı dün Osmanlı’nın düştüğü tuzağa bugün Türkiye Cumhuriyeti düşmüştür. 
Bu oyunun içinde olan hiçbir partiye destek verilmemelidir. 

Yazarın Diğer Yazıları