Ahmet Küçükşahin

'Terörsüz Türkiye' ve Kürdistan

Ahmet Küçükşahin

 “Terörsüz Türkiye“ söylemi ile Bebek katili ile masaya oturan iktidarı iç dinamiklerle durduracak tek yol bilgidir. Halk aydınlandıkça, bu işe girişen partilere desteğini kestikçe, anılan partiler desteksiz kalacak ve masadan kalkmak zorunda kalacaktır. Bu yazıdaki konumuz Kürdistan neresidir?
 

1. Terimin Tarihçesi ve İlk Kullanımı
“Kürdistan” terimi ilk olarak 1100’lü yılların ilk yarısında Büyük Selçuklu Sultanı Sancar (D:1117-Ö:1157) tarafından, İran’da bulunan Hamedan merkezli bir idari bölge için kullanılmıştır. Bu eyalet, Zagros Dağları’nın (İran’da) doğu ve batı kısımlarında yer alan Hamedan, Kirmanşah, Şehrizor gibi İran şehirlerini kapsamaktaydı. Bu kullanım, modern anlamda bir ulusal coğrafyadan ziyade, idari ve coğrafi bir bölgelendirme niteliğindeydi
 

Ancak 1800’lü yıllardan itibaren Batılı güçlerin Osmanlı'yı parçalama stratejileri kapsamında, Kürdistan terimi yeniden gündeme getirilmiş, farklı harita ve belgelerde geniş bir coğrafyayı kapsadığı iddia edilmiştir. Bu dönemde ortaya çıkan söylemler, bölge halklarının etnik çeşitliliğini görmezden gelerek, homojen bir "Kürt coğrafyası" yaratma eğilimindedir.
 

2. Coğrafi Tanımsızlık ve Tarihsel Yanılgılar
Kürdistan teriminin tanımsal olarak sınırları belirgin değildir. Coğrafi olarak çeşitli dönemlerde farklı bölgeler için kullanılmış; bu da Kürdistan’ın aslında sabit bir alanı değil, zamana ve siyasi çıkarlara göre değişken bir kavram olduğunu göstermektedir. Nitekim Minorsky ve Nikitine gibi Kürtler konusunda uzman kişiler, bu terimin itibari ve muğlak olduğunu vurgulamıştır.
 

Batılı seyyahlar ve kaynaklar 1200’lü yıllardan 1800’lü yıllara kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan genellikle “Turcomania” (Türkmen Ülkesi) olarak bahsetmiştir. Marco Polo, Bertrandon de la Broquiere, Evliya Çelebi gibi gezginler bu tanımı kullanmış, bölgenin Türkmen aşiretlerinin hâkimiyetinde olduğunu kaydetmiştir.
 

3. Osmanlı Dönemi ve İdari Düzenlemeler
Osmanlı İmparatorluğu döneminde “Kürdistan Eyaleti” ifadesi 1842 Vilayet Nizamnamesi ile Mustafa Reşit Paşa tarafından önerilmiş, ancak bu yapı kısa süreli olmuş ve 1867’de kaldırılmıştır. Eyalet kapsamına Van, Muş, Bitlis gibi vilayetler dahil edilmişse de, bu adlandırmanın kalıcı olmadığı görülmektedir.
Tarih boyunca Kürtlerin yaşadığı coğrafyada Türk, Arap, Fars, Ermeni, Süryani ve diğer topluluklarla iç içe bir yapı görülmüştür. Osmanlı kayıtlarında, bu bölgedeki şehirlerin hiçbirinde Kürt nüfusu çoğunluk teşkil etmemektedir. Nüfusun mozaik yapısı, Kürdistan adıyla homojen bir yapı kurulamayacağını açıkça göstermektedir.
 

4 Emperyal Politikalar ve Modern Söylem
Birinci Dünya Savaşı sonrası Paris Konferansı’nda, İngiltere Başbakanı Lloyd George gibi aktörler, Kürdistan'ı Osmanlı’dan ayrılması gereken bölgeler arasında saymıştır. Bu, Sevr Antlaşması’ndaki bölme planlarının bir parçasıydı. Lozan Antlaşması sürecinde ise Kürtler azınlık olarak tanımlanmamış ve bu talepler reddedilmiştir.
 

Bugün “Büyük Kürdistan” hayali, Süleymaniye, Erbil ve İran’ın bir bölümünü kapsarken, Türkiye sınırları içerisindeki hiçbir şehir tarihsel olarak Kürdistan adıyla anılmamıştır. Osmanlı arşivleri ve haritalar, Hakkari, Van, Diyarbakır gibi illeri “Turcomania” olarak kaydetmektedir.
 

5. Sonuç
Kürdistan kavramı, tarih boyunca siyasi ve idari anlamlarda farklı biçimlerde kullanılmıştır. Ancak bu terim ne tarihsel ne coğrafi ne de demografik açıdan sabit, tekil ve meşru bir coğrafi bölgeyi tanımlamamaktadır. 
 

Günümüzde bu kavramın gündeme getirilmesi çoğunlukla bölgeyi kontrol etme amacı güden jeopolitik stratejilerin bir uzantısı olarak görülmelidir. 
 

Tarihsel belgeler ve bilimsel kaynaklar, Kürdistan’ın bir “gerçeklik”ten ziyade “siyasal bir kurgulama” olduğunu göstermektedir.
 

Dolayısıyla “Kürdistan“ın, Türkiye’nin Güney Doğu Anadolusu ile ilgisi bulunmamaktadır ve emperyalizmin bir öğretisidir.  

Yorumlar 1
Nurettin Öztatar 21 Ağustos 2025 14:37

Yazar maalesef gerçekleri çarpıtıyor. Cumhuriyet kurulurken neler söylendiğine bir kez baksın, 1920-23 arası meclis tutanaklarına bir baksın.

Yazarın Diğer Yazıları