Ahmet Küçükşahin

Vicdani Sorumluluk-Balyoz Davası

Ahmet Küçükşahin

Bu yazıyı bir vicdani sorumluluk olarak yazdım. Yazmasa idim kendimi korkak, duyarsız, bildiğini söylemekten aciz, pısırık bir insan olarak hissederdim.
 

Ben Balyoz Davası olarak bilinen ve 2010 yılında başlayıp 2015 yılında berat eden bir Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu idim. ABD, Fettullah ve Türkiye’deki ortakları tarafından hazırlanıp gerçekleştirilen bu dava nedeniyle 2 yıl yargılanır gibi yapıldıktan sonra 3,5 yıl hapiste yattım. 
 

Maalesef, 2015 yılında ikinci kez yapılan yargılama sonucunu Yargıtay onaylar bugün ceza verilen 7 arkadaşımız (Çetin Doğan, Behzat Balta, Mehmet Kaya Varol, İhsan Balabanlı, Erdal Akyazan, Emin Büyükkılıç ve vefat eden Metin Yavuz Yalçın) “suç için anlaştıkları” gerekçesiyle dosyaları ayrılmış ve yeniden yargılama neticesinde çeşitli cezalara çaptırılmıştır. 
 

Yani isimleri geçen ve birbirinden bağımsız 6 kişi suç teşkil edecek şekilde örgüt kurmuşlar. Buna ancak, bugünkü Türk yargı sistemini, TSK’nın yapısını ve bugünkü koşulları bilmeyenler inanır. 
 

2010-2013 yılları arasında FETÖ üyelerinden oluşan mahkeme tarafından yargılanırken gördük ki, bize atılan suçlar ve bizlere yapılan suçlamalar düşmanlara yapılır cinstendi. 
 

Hapishaneden çıktıktan sonra, uzun süre SEÇİLİP BU DAVAYA DAHİL EDİLENLERİN ORTAK ÖZELLİĞİ NEDİR? diye çok sorguladım. Bulduğum ortak nokta “AMERİKA’YA SEMPATİ DUYMAMAK”tı.  
 

Bizden ayrılıp bugün ceza verilen bu 6 kişinin, 2015 yılında Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleri tarafından yargılanarak berat eden benden veya diğer arkadaşlarımızdan hiçbir farkı yoktur. 
 

2013 yılında FETÖ üyelerinin yaptığı sözde yargılamayı (Balyoz Davasını) onayan o dönemki Yargıtay üyeleri bugün FETÖ üyesi olmak suçundan dolayı Anayasa Mahkemesinde yargılanmaktadırlar.  Devam eden bu yargılamalar esnasında gözümüzde büyüttüğümüz Yargıtay üyelerinin Balyoz Davası dosyalarını yüzeysel olarak bakıp, incelemeden onadıklarını gördüm. 
 

Bugünkü durum da siyasi bir kararın uzantısı niteliğindedir.  
Adım adım seçime yaklaşırken bugünden sonrası için üç hareket tarzı görülmektedir.  
 

1. Cumhurbaşkanı tarafından yaşlılık vb gibi gerekçelerle mahkumiyetleri onanan kişilerin af edilmesi,
2. Seçim öncesi hapishaneye gönderilmesi ve seçim sonrası bir vesile ile hapishaneden çıkarılmaları, 
3. Bu olaya kesin olmuştur gözüyle bakan vatandaşların bu inançlarını sarsmamak için seçime kadar sürecin devam ettirilmesidir.
 

Sonuç hukuki değil, seçim odaklıdır. 
Ama bu doğru değildir. 

Yazarın Diğer Yazıları