2023’ten sonra Malatya’da çok şey değişti.
Çok şey yaşadık ama bu “yeni yetme” siyasetçilerden çektiğimizi kimse çekmedi bence!
Millet tarafında karşılığı olmayanların yaptıkları, söylemleri ve çok çok “acemi” hallerini görünce her seferinde düşünceye dalıyorum.
Bu insanlar nasıl milletvekili yapılabiliyor, diye…
Geçtiğimiz Cumartesi günü “Mehmet Akif Üstündağ” başlıklı bir yazı yazdım.
Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Malatyalı Mehmet Akif Üstündağ’ın bu şehri nasıl sahiplendiğini, başarılarını ve bu başarıların Malatya tarafından nasıl görüldüğünü anlatmaya çalışırken yaşanmış bir anektodu anlattım.
“Bir vekil” diye kodladığım ve sonrasında “akademik vekil” diye daha anlaşılır kıldığım bir yazıydı.
Mehmet Akif Üstündağ ile Abdurrahman Babacan’ın danışmanı arasında yaşanmış bir olay.
Bu yazıdan bir gün sonra tüm basına Abdurrahman Babacan, böyle bir olayın yaşanmadığını, tamamen kurgusal olduğunu, Abdurrahman Babacan’ı hedef almak için yapıldığını, Abdurrahman Babacan’ın danışmanlarının dünden beri beni aradıklarını ama ulaşamadıklarını ve hukuki süreci hemen başlattıklarını uzun uzun yazan bir metin paylaştılar.
Mal bulmuş mağribi misali sözde gazeteciler hemen bunun üzerine atladı tabii.
Düşmanımın düşmanı dostumdur!
Bu “havalı” vekile ve kendinden çok emin “danışmanlara” cevabını vereceğim ama önce biraz bilgi vereyim.
Abdurrahman Babacan ismini aslında Malatya benden duymuştu.
Daha doğrusu bizim basın da dahil, Abdurrahman Babacan isminin aday olduğunu yazan ilk kişi bendim.
Aday adaylık döneminde bile Malatya’nın farkında olmadığı bu zatı muhteremi basın da dahil ilk benden duymuştu.
Aslında ilk izlenimim iyiydi, ayakları yere basan bir görüntüsü vardı.
“Ankara’da çok güçlü ilişkileri var” imajı veriyordu.
Güçlü bir vekilin bu şehre fayda sağlayacağını düşünüyorum ama bu “gücün” hava olduğunu anlayınca tavrım değişmişti.
Sami Er Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten sonra “havalı” vekilimizin “çok havalı” danışman ekibi vekilin resmi mail adresinden bir haber bülteni göndermişti.
Sami Er’i o koltuğa oturtanın Abdurrahman Babacan olduğunu ima eden ve Babacan’ı yağlayıp-yıkayan bir mail gelmişti.
Ben de bu mailden sonra çok sert bir yazı yazmıştım hemen.
Yazım yayınlandıktan 15 dakika sonra kendisinin Abdurrahman Babacan’ın danışmanı olduğunu söyleyen bir telefon almıştım.
“Vekilimiz Sayın Abdurrahman Babacan ile görüştüğünü” belirtip yazımı hemen kaldırmamı söylemişti.
Ben yumuşak, sert çok yazı kaldırma talebi aldım ama yazım yayımlandıktan 15 dakika sonra jet hızıyla bir talep almamıştım!
“Havalı” Vekil, kendisi de aramıyor, danışmanına buyuruyor, danışmanı da bu fakire emir telakki ediyordu!
Tabi bu “danışmana” haddini bildirdikten sonra Vekil Hazretlerinin bir derdi varsa kendisinin aramasını söylemiştim.
Sonra Vekil Hazretleri bu aciz kulu aramış, danışmanlarının saygısızlık yaptığını bendenize iletmiş ve gönderilen mailin sehven yollandığını aktarmıştı.
Ben de o düzeltme metnini yazımın altına monte etmiştim.
O gün anlıyordum ki daha dünkü vekil bir metin hazırlatıyordu bi yerlerde yayınlatmak için ama yanlışlıkla tüm basına gönderiliyordu.
PİAR çalışması yapacağım ayağına rezil olunmuştu!
Ben o günlerde “yazı kaldırma talebini” yazma gereğini bile duymadım çünkü alışkınım.
Gereken cevabı direkt veriyorum çünkü!
Fakat o günkü yazımdan sonra “Babacangiller” için ben düşman olmuştum.
Etrafta aba altından sopa gösterilmeye çalışılıyordu!
Bu tür girişimlerin beni daha çok şevklendirdiğini bilmiyorlar tabii!
Sonra bu “havalı” vekilimizin basın ile ilgili üst perdeden konuşmalar yaptığını dinliyordum.
Hatta bir gazetemizin yetkili gazetecisini arayıp hadsizlik yapmıştı.
Kendi cürmüne bakmadan basını beğenmiyordu Abdurrahman Babacan!
Bu kısmın detayını bir gün anlatırım belki.
Bir gün bugün yine popüler olan BİLSAM’da Babacan konuşmacı olmuş ve alenen bu millete hakaret etmişti.
“Malatyalıların aşırı özgüvenli olduğunu ama içinin boş olduğu” anlamına gelecek cümleler kurmuştu.
O günlerde “Abdurrahman Babacan haddini bilmeli” başlıklı bir yazı yazdım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde makamlara oturanların milleti bu kadar “küçük” göstermenin ne ifade ettiğini yazmıştım hatta,
“Bugün Abdurrahman Babacan’ı bırakın başka bir mahalleyi, Orduzu’da bile muhtar adayı olsun seçilemez!” diye yazmıştım.
Millet tarafından seçilme kaygısı taşımayanların yönetildiği bir şehirde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ne kadar zarar verildiğini anlatmaya çalışmıştım!
Geçen gün ER TV’de bir haber vardı.
Abdurrahman Babacan, AK Parti Malatya İl Başkanı, Malatya Ticaret Odası Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu ile beraber birçok dernek başkanı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u ziyaret etmişti.
Bizim çok “havalı” vekilimiz bu görüşmeden sonra sosyal medyadan şu fotoğrafı paylaşıyordu.
Malatya TSO Başkanı ve birçok STK başkanıyla bu ziyareti yapmamışlar gibi sadece il başkanı ile ziyaret etmiş gibi paylaşım yapmıştı.
Daha sonra Adalet Bakanı Yılmaz Tunç şu paylaşımı yapmıştı:
Anlıyorduk ki Babacan yine yapmıştı yapacağını!
İşte bu tavrı ER TV haberleştirmişti.
Bu haberden sonra ER TV’nin genel müdürünü arayan Babacan üst perdeden konuşmuş, eski siyasetçilerin basını bu hale getirdiğini belirtmiş falan…
Yine basını küçümseyici ve eskiyi kötülemek üzerine bir görüşme!
Peki haber doğru mu?
Doğru!
Yaptığı yanlış ortada mı?
Ortada!
Eski vekillerin suçu nerede?
Eski vekiller senin gibi ayda bir değil sürekli Malatya’daydı bari!
İş bu anlayıştaki “havalı” vekilin sadece Malatya’daki Malatyalılara değil Ankara’daki Malatyalılara da bu tavırla yaklaştığını dinleyince çok sinirlenmiştim.
Abdurrahman Babacan’ın danışmanı varlığıyla gururlandığımız Mehmet Akif Üstündağ’ı arayıp saygısızlık yapıyor ve cevabını alıyordu.
Ben de bu detayı yazdım ve üstelik 4 şahidim vardı.
Mehmet Akif Üstündağ’dan izin almadığım için “bir vekil” diye yazdım. Akif Üstündağ muhtemelen ilk yazıma da bugünkü yazıma da kızmıştır.
Ama benim gazetecilik anlayışım hep böyleydi.
Birileri nereden seçildiğini unutursa, bu millete hizmet etmek yerine küçük görürse ve oturduğu koltuğa güç katmak yerine koltuğundan güç alıp ne yaptığının farkında olmazsa birileri bunu hatırlatır.
Benim işim bunu hatırlatmaktır!
Ben Abdurrahman Babacan’a niye bu şekilde bir yalanı ortaya atayım?
Cumartesi günü yazıyı yazıyorum.
Aradan 8-9 saat geçiyor.
Gecenin 01.10’unda Abdurrahman Babacan’ın danışmanı beni arıyor.
Gecenin bir yarısında hangi özgüvenle beni arayabilirsin!
Yakınım mısın, dostum musun?
O saatta gelen aramaya “hayırdır inşallah” deriz.
Acaba bir yakınımıza bir şey mi oldu diye…
Cevap vermedim tabii ki!
Pazar günü de biraz geç kalkınca basına “yalanlama” yapıldığını gördüm önce sonra da danışmanın sabah tekrar aradığını.
“Dünden beri bana ulaşamıyorlarmış, telefonu açmıyor muşum”
Bunlardaki özgüveni gerçekten anlamış değilim!
Neyse inşallah mahkemede görüşürüz!
Ve bu arada noktasına dokunmadan aşağıda Abdurrahman Babacan’ın yalanlama metnini yayınlıyorum
ABDURRAHMAN BABACAN’IN “MEHMET AKİF ÜSTÜNDAĞ” BAŞLIKLI YAZIMA GÖNDERDİĞİ YALANLAMA METNİ
MALATYA KAMUOYUNA BİLGİLENDİRME…
15 Ağustos 2025 tarihinde kayisihaber.com adlı internet sitesinde yayımlanan bir yazıda, 28. Dönem Malatya Milletvekili Prof. Dr. Abdurrahman Babacan hakkında tamamen kurgusal bir olay üzerinden gerçek dışı iddialar ortaya atılmıştır.
Yazıda bahsi geçen olay hiçbir surette yaşanmamış; ne Sayın Vekilimiz ne danışmanları bir kez dahi Sayın Mehmet Akif Üstündağ'la bir irtibat kurmamış, söz konusu yazı sadece Abdurrahman Babacan’ı hedef almak amacıyla uydurulmuştur.
Yazı boyunca “akademik vekil” ifadesiyle ima yoluyla Prof. Dr. Abdurrahman Babacan açık biçimde hedef gösterilmiş; gerçeğe aykırı ve itibar zedeleyici bir anlatı kurgulanarak kamuoyu yanlış yönlendirilmeye çalışılmıştır.
Yazıda geçen diyalog ve olaylar tamamen gerçek dışı ve uydurmadır. Nitekim Sayın Üstündağ ile bırakın görüşmeyi bir temas dahi söz konusu değildir.
Yazıyı yazan şahısa Sayın Vekilimiz'in danışmanları dünden beri ulaşmaya çalışmakta fakat şahıs telefonları açmamaktadır.
Gazetecilik ilkeleriyle bağdaşmayan, doğruluğu teyit edilmemiş, kişilik haklarını ve kamuoyunun doğru bilgilendirilme hakkını ihlal eden bu tür mesnetsiz yayınlara karşı yasal süreci bugün itibariyle başlattığımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.
İlgili şahsın kasıtlı ve belli bir amaca hizmet eden bu tarz iftiraları bir alışkanlık haline getirdiği açıktır. Buna karşı gereken cevabı hukuk verecektir.
Saygılarımızla...
Abdurrahman Babacan Tanıtım ve Medya Birimi


