Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2021 yılında başlattığı Kültür Yolu Festivali’ne 2025 yılında 20 il içerisinde Malatya da dahil edilmişti.
Fahri Hemşehrimiz Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un bu şehre gösterdiği hassasiyeti bir kez daha anlıyorduk.
Normal şartlar altında halen çarşı merkezdeki dükkanların teslim edilmediği bir ortamda, deprem konutlarının teslim oranı halen yüzde 50’nin altındayken ve halen konteyner şehrinde yaşıyorken bırakın Türkiye’yi, dünyanın en büyük ve en kapsamlı festivali arasında gösterilen Kültür Yolu Festivali’nin bu şehre getirilmesi tartışmasız müthiş bir karardır.
Ege ve Akdeniz Bölgesi’nde birçok il 2027 yılında Kültür Yolu Festivali’nde yer bulmaya çalışırken deprem yaralarını sarmaya çalışan Malatya’nın bu yıl bu rotaya dahil edilmesinin önemini bi kere bu şehrin evlatları olarak idrak etmeliyiz.
Şehirlerin marka değerlerini arttırmayı hedefleyen bu festival, her bir şehrin kültürel ve sanatsal anlamda cazibe merkezine dönüştürmeyi hedefliyor aslında.
Bu şehirde birçok bahane ortaya atılarak ne Kayısı Festivali ne Kitap Fuarı ne de Film Festivali gibi köklü sanat ve kültür etkinliklerimiz yıllardır yapılmıyor.
Bu şehrin aydınlarının 1970’lerde, 80’lerde verdiği mücadele ne yazık ki 300 kişinin ali cengiz oyunlarıyla heba edilmeye, bu şehrin birçok kazanımı boşa çıkarılmaya çalışılıyor.
Bölgede parmakla gösterilen bu şehir neredeyse haritadan bile unutturulmaya çalışılıyor yıllardır.
Türkiye’de 81 il var.
Cumhuriyet’ten sonra bu şehrin gelişimine bakın.
“Doğu’nun başkenti” ibaresini niye almıştı?
Hemşehrimiz rahmetli İsmet İnönü 1930’ların başında tren güzergahını bu şehirden geçirirken hedefi neydi?
Tren istasyonu olan kaç vilayet vardı o tarihlerde?
İstasyon kurulduktan sonra Tekel, Sümer gibi o tarihlerde devasa fabrikalar nasıl kuruldu?
1940 yılında bu şehre havalimanı inşa edilirken kaç vilayette havalimanı vardı?
1975 yılında İnönü Üniversitesi kurulurken 25 üniversite vardı sadece bu ülkede.
1973 yılında Kayısı Festivali’ni başlatan Malatyalıların vizyonuna baksanıza lütfen.
Ülkede bir meyve adıyla festival düzenleyen bir elin parmağı kadar bile şehir yoktur o tarihlerde.
2. Ordu Karargahı 1983 yılında Konya’dan bu şehre hangi amaçlarla taşındı?
1989 yılında hemşehrimiz rahmetli Turgut Özal’ın gayretleri ile Turgut Özal Tıp Merkezi’nin inşaasına başlandığında bırakın Doğu Anadolu Bölgesi’ni, ülkede sayılı hastaneler arasında yer alacaktı.
Bugün Karaciğer nakli alanında dünyada sayılı bir hasteneye dönüşmüşse temelleri yıllar önce atılmıştı.
Yine 1990 yılında bu şehrin sulama sorununu çözmek için rahmetli hemşehrimiz Recai Kutan’ın başlattığı ve şu an kendi ismiyle bilinen Boztepe Recai Kutan Barajı…
İşte Malatya’nın sağlam temellerini 1930’larda atan kurucu değerlerimiz, vizyonlu siyasetçilerimiz ve adları hiçbir zaman unutulamacak liyakatli hemşehrilerimiz bu şehri bölgesindeki çoğu şehirden daha modern, daha medeni ve daha yaşanılabilir bir şehir yapmak için mücadele vermişti.
Mesela çoğu Malatyalı siyasetçiden daha faydalı olan Vali Ulvi Saran ismi de unutulmayacaktır.
5-10 yıl önce milletvekili olmuş siyasetçilerin ismini bu millet unutur ama Vali Ulvi Saran ismini unutmaz çünkü bıraktığı eserler o günkü vizyonun üzerindeydi.
Kitap Fuarı, Film Festivali, Malatya Kitaplığı…
Levent Vadisi Seyir Terası inşa edildiği yıllarda bu ülkede bir elin parmağı kadar seyir terası vardı.
İşte bu şehir Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’u da unutmayacaktır.
Bu şehrin sokaklarında doğmuş-büyümüş gibi her seferinde pozitif ayrımcılık yaptığı için minnettarız Sayın Ersoy’a.
Ünlü oyuncu Robert De Niro bir ödül töreninde, “Sanat gerçeği arar. Sanat demokrattır ve o yüzden sanat herkesi bir araya getirdiği için özeldir. Sanat farklılıkları kucaklar. O yüzden otokratlar ve faşistler için sanat çok tehlikelidir” der.
Bugün Malatya’ya baktığım zaman sanattan ve kültürden öcü gibi korkan sözde dini tandanslı cemaatlerin, STK’ların bu “tehlikeli” bakış açısına boyun eğen yerel yöneticilerin halini düşünüyorum.
Bir sanatçının giymiş olduğu etek boyuna bakan “ahlakmetreciler” yüzünden, ki 300 kişiyi geçmez, bazı korkak siyasetçiler bunlara boyun eğmişti.
Bir şehrin içinden tarihini, kültürünü, festivallerini, yeme içme alışkanlığını, oyunlarını hatta cadde ve sokak isimlerini dahi çıkardığın zaman geriye koca bir köy kaldığını idrak etmeyecek kadar liyakatsiz yöneticilerimiz oldu maalesef!
İşte o yüzden karar vericilerin önemi burada ortaya çıkıyordu.
Tabanlarına bile sözü geçmeyen “örümcek kafalı” adamların sözüne itibar eden her yerel yönetici, siyasetçi bu şehir yerine kime hizmet ettiğini artık algılamalıdır.
Depremle yıkılmış bir şehre hem ekonomik hem de psikolojik açıdan “can suyu” olacak bir festivale bile ses çıkarmayı kendine görev edinenlerden uzak durun artık!
KÜLTÜR YOLU FESTİVALİ NEDEN ÖNEMLİ?
4 Ekim’de Malatya’da başlayacak Kültür Yolu Festivali’ni direkt Kültür ve Turizm Bakanlığı gerçekleştiriyor.
Diğer illerde olduğu gibi yerel yönetimleri işin içine katmadan ama bazı sorumluluklar da verilerek bir deneyim oluşturulmaya çalışılıyor.
Çünkü bu Kültür Yolu Festivali sadece bir yıldan ibaret değil. Her yıl aynı tarihlerde o şehirlerde yapılacak ve birkaç yıl sonra tamamen yerel yönetimlere bırakılacak bir festivalden bahsediyoruz.
Bakanlığın bu tecrübesi ileriki yıllarda bir nevi bir “tecrübe transferine” dönüşecek.
Şehrin Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili birimleri bir festivalin nasıl yapılması gerektiğini, eksiklerini ve artılarını çek etme fırsatı sunulan bulunmaz bir gelişme.
Bi kere şehrin yerel yönetimleri için başlı başına olumlu bir tarafı olduğunu başta yazalım.
Bir anma gecesini bile eline yüzüne bulaştıran kurumlarımızın olduğunu düşünürsek, bu sistem yerel yönetimler için bal-kaymak niteliğinde.
Kültür Yolu Festivali’ni sadece konserden ibaret gören bir kesim var. Maalesef bu düşüncede olan gazeteciler de var.
Kültür Yolu Festivali’nde açık ve kapalı alanlarda konserler gerçekleşiyor ama bu işin sadece “albeni” kısmı.
Tabii ki ünlü ses sanatçıları bu şehre gelecek ve on binlerce insan bu konserleri izleyip eğlenecek.
Ama Kültür Yolu Festivali’nin amacı, yapıldığı şehirlerin marka değerini arttırmak için o şehirdeki kültürel ve sanatsal faaliyetleri ön plana çıkarmak, gastronomiden el sanatlarına, gezilebilecek rotalardan şehrin tarihi yerlerine varıncaya kadar bir farkındalık oluşturmaktır.
Konserler bu işin sosu…
Yapılan çoğu ilde gözle görülen bir gerçek var.
Bi kere süre kısa olmadığı için komşu illerden gözle görülür bir ziyaret akını gerçekleşiyor.
Mesela yerel sanatçıların veya yerel aktörlerin Kültür Yolu Festivali’nde yer almadığı eleştirisi yapılmıştı.
Eksik bilgi…
Hiçbir şehirde yerel ses sanatçıları hazırlanan sahnede şarkı-türkü söylemedi ama diğer tüm etkinlikte yerel sanatçılar yer aldı.
Mesela Malatya’da Kültür Yolu Festivali için 3 farklı yerleşke var diyebiliriz.
Açık hava konserlerinin de yapılacağı 100.Yıl Kent Parkı, tiyatroların, söyleşilerin ve kapalı konserlerin yapılacağı Kongre ve Kültür Merkezi, birçok etkinliğin yapılacağı Sanat Sokağı alanları var.
100. Yıl Kent Parkı’nda 45 farklı çadır kurulacak. Tüm ilçe belediyeleri burada ilçesini tanıtacak. Sadece konserle sınırlı olmadığı için yeme-içme yerleri dahil birçok etkinlik yapılacak bu alanda.
Sabah 10’dan gece 12’lere varıncaya kadar dolu dolu 9 gün geçirilecek.
Mesela 4 Ekim günü 4 farklı yerde 13 sergi, 1 açık 2 kapalı konser ve 2 ayrı etkinlik düzenlenecek.
9 gün boyunca hem yerel sanatçıların hem ulusal hem de uluslararası sanatçıların yer alacağı muhteşem günler geçireceğiz.
Mesela, Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği’nin(TÜRES) Genel Başkanı ve beraberindeki ünlü isimler diğer şehirlerde olduğu gibi Malatya’da 10 gastronomi noktası belirliyor.
TRT dahil tüm paydaş alanlarda bu şehir tanıtılacak. Ülkedeki gastronomi rotasına buralar dahil edilecek mesela.
Kültür Yolu Festivali’nin şehirlere katkısı tartışılmaz ama bizim gibi depremde ağır yara almış bir şehre ilaç gibi gelecektir.
Kültür Yolu Festivali'nin tüm programını bu linkten öğrenebilirsiniz:
https://kulturyolufestivali.com/etkinlikler?Festival=malatya-kultur-yolu-festivali-2025&page=1