Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.
*
Malatya’nın son halini düşünürken 1940’lı yıllarda Orhan Veli’nin yazdığı üç satırlık bu şiirini hatırladım.
“Neler yapmadık şu vatan için” sözünden sonra bugün ne yazabiliriz acaba?
Belki Orhan Veli gibi üç satırlık bir şiire sayfalar dolusu anlam yükleyemeyiz ama yine de birkaç satır kurabiliriz.
Şehir tarihinin bilinen en şiddetli depremi sonrasında;
Kimimiz öldü;
Kimimiz dirildi,
Kimimiz fırsata çevirdi.
Kimimiz ise nutuk söyledi!
*
“Neler yapmadık şu vatan için” sorusundan sonra bugün kaç yönetici doğru cevap verebilir?
Tamam, kimimiz öldü!
Kimimiz ağır hasar aldı.
Kimimiz işsiz kaldı!
Kimimiz ekmeğe muhtaç oldu ama…
Kimimiz zenginleşti!
Kimimiz zenginleşirken torpili helal saydı!
Fakire haram olan her şey kimine helal sayıldı!
Dün haram olan bugün helalse…
Kimimiz de ölür kimimiz de geberir!
*
“Neler yapmadık şu vatan için” diyebilecek kaç siyasetçi var Malatya’da?
Kaçı “kimimiz” diyebilecek kadar cesaretlidir?
*
Eğer 40 gün boyunca 5 vakit namazı kesintisiz kılarsan çoğu kötülükten arınırsın derdi cami imamımız.
9 yaşlarında mahallemizin küçük camisine Kuran öğrenmeye giderken sert ifadeli bir imamımız vardı. O derdi bu yukarıda söylediğim cümleyi…
Hiç unutmadım bu sözü…
Şu hesapları yapardım eskiden:
40 gün 5 vakit namaz 200 vakit eder.
Rekâtları da sayınca 8 bin rekât kesintisiz namaz kılan bir kişi kötülüklerden arınır.
Zaten bizim gibi muhafazakâr bir çevrede yetişmiş toplumların bakış açısı da hep buydu.
Adam muntazam bir şekilde zekâtını verip bir “kötülük” işledikten sonra etrafı “Şu herife bak, üstelik her yıl zekâtını da veriyordu” demez.
Ya da düzenli farz olan orucunu tutan bir kişiyi analiz ederken “Şerefsize bak, her yıl oruç dahi tutuyordu” demeyiz.
Ama beş vakit namaz kılanlara her seferinde mutlaka o “namazı” belirtiriz.
1994 yılında sahtekârın biri bizim köyün çoğu üreticisinin kayısısını alıp kayıplara karışmıştı.
Aylarca bizim köyde “Şerefsiz beş vakit namazını da kaçırmazdı” cümlesini dinlemiştim.
Dinimizde 5 vakit namaz kılmak çok çok önemlidir.
O yüzden bugün bazı durumları görünce kolonyanın derecesine bakıp abdestinin bozulacağını düşünen bi sürü sahtekârın oluşu namaz kılmayan sahtekârlardan daha fazla göze batması bundan.
Hırsızın namaz kılması düşünülmediği için toplumun tepkisi farklılaşıyor.
Hayatında bir rekat namaz kılmayanların dahi gözünde 5 vakit namaz kılan birinin “puştluğunun” daha fazla tepkiye neden olması; bu toprakların yüzlerce yıl genlerimize işlemiş öğretilerinden gelmesine dayanıyor.
Kul hakkına giren bir siyasetçinin, medeni kanunlarda ayrıca 5 vakit namaz kılmasında bir karşılığı olmayabilir.
Hiçbir hâkim, “E be utanmaz adam, üstelik 5 vakit namaz kılıyorsun” diye tepki göstermez.
Ama toplum, ister muhafazakâr olsun ister seküler olsun bu detayı mutlaka belirtir.
Kul hakkına girenlerin oranında 5 vakit namaz kılanların çokluğunun İslam dinimize ne kadar zarar verdiği bu yazının konusu değil. Onu ayrıca tartışabiliriz.
Ama 5 vakit namaz kılıp günde en az 5 kere kul hakkına girenleri düşünüyorum.
İşin içinden çıkamıyorum.
Üstelik 5 vakit namazın nefsimizi körelttiğini, kötülüklerden arınmaya büyük katkı sağladığını halen düşünüyorum.
Paradoksa düştüğüm yer burası işte.
Son 30 yılda her gün 5 vakit secdeye kapanan “hırsız” olunamaz diye düşünüyorum ama gördüklerim bu düşüncemi boşa çıkartıyor.
Eskiden camilerimizde “Bugün Allah için ne yaptın?” diye yazılmış dövizler asılırdı.
Bugün bu soruyu herhangi bir siyasetçimize soralım mesela.
10 dakika hiç duraksamadan konuşacak belediye başkanlarımız, vekillerimiz olduğunu biliyorum.
Bazılarından bu soruya cevabın yazılı olarak verilmesini istesek, muhtemelen en az 10 sayfalık ibadet metni yazılırdı.
Bu soruyu “Peki bugün yönettiğiniz insanlar için ne yaptınız?” diye sorsak!
“Ben villa yaptırıyorum bugünlerde, halka sıra gelmedi” diyecek 3 belediye başkanımızın çıkacağını biliyorum mesela.
“Yalan söylemek” günah olmadığı için 5 vakit namaz kılan belediye başkanlarımız bu kadar şeffaf olamaz tabii ki!
Peki, şunu soralım:
“Bugün aileniz için ne yaptınız?”…
Kaçı doğru bir cevap verir?
Hiçbiri!
Kimimiz öldük.
Kimimiz çaldık!
Kimimiz çalarken Allah’a dua ettik;
“İnşallah koltuğumu korursun Allah’ım” dedik!