Malatya’da uzun zamandır gazetecilik doğru yapılmıyor.
Doğru yapılmadığı gibi “doğru yapmak için” mücadele verenlere de bilinçli bir şekilde susturma politikası işleniyor.
Çünkü Malatya’da her gazetecinin, her basın kuruluşunun her zırtapozun bir destekleyen kuruluşu var!
Bu bir belediye başkanı da olabiliyor bir belediyenin alt kuruluşu da olabiliyor bir milletvekili de olabiliyor.
Yaşanılan bir olay sonrasında maalesef kalemin yönü o olaya muhatap kimse şekillenebiliyor!
Mesela Yeşilyurt Belediyesi’ni ilgilendiren bir haber bazıları tarafından yazılırken Büyükşehir Belediyesi ile ilgili bir haber karşısında mürekkepler kuruyabiliyor.
Veya Osman Güder’i ilgilendiren bir olay haber merkezlerinde iştahla yazılırken bir milletvekili ile ilgili en çarpıcı gelişmede bile sus pus olunabiliyor.
İşte böyle bir ortamda mesleki dayanışma diye bakabileceğimiz gelişmeler yaşanırken dahi kutuplara ayrılabiliyoruz.
Çünkü niyetimiz gazetecilik yapmak değil!
4 gün önce ER TV’nin yayınını sağlayan Fiber kablolar kesilmişti.
12 saat boyunca ER TV yayın verememişti.
Haberi öğrenir öğrenmez önce ER TV’nin imtiyaz sahibi Mehmet Erdoğan’ı sonra Burak Altun’u ve Hülya Kaya’yı aradım.
Hem geçmiş olsun dedim hem de olayla ilgili biraz detay bilgiye ulaştım. Ve sonrasında okurlarımıza bu haberi verdik.
Ama Malatya’da Ahlaksız Gazeteciler Topluluğu listesinde Dünya klasmanında sözde gazetecilerimiz olduğu için bu olayı dahi adi bir vakaymış gibi göstermeye çalıştılar.
ER TV ile dertleri olanlar, cahilce yazılar yazdı maalesef!
Dünyanın her hangi bir yayın kuruluşuna yönelik yapılan her müdahale o toplumlarda dikkat kesilmesine yol açar.
Anayasa ile korunmuş “basın özgürlüğüne” yönelik her hamle, ilk etapta adi bir suç olarak gözükse de önemlidir.
Üzerinde durulması gereken bir konudur.
Kendisine gazeteci diyen kim varsa kalem oynatmalı, geçmişte o basın kuruluşu ile ilgili ne yaşamışsa bir kenara bırakıp bu “basın özgürlüğüne” yönelik yapılan girişimi kınaması gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, basının özgürlüğünü temel bir insan hakkı olarak kabul etmekte ve bu özgürlüğü korumaktadır.
Anayasa ile korunmuş bir hakkı görmeyip ER TV’nin yayınını gerçekleştiren Fiber kabloların kesilmesini “kablo hırsızlığı” gibi görmek kendisine “gazeteci” diyen hiç kimsenin yapacağı bir olay değildir.
Bu hareket o sözde gazetecileri Ahlaksız Gazeteciler Topluluğu’nda yükseltebilir ama kendi mesleğinden habersiz olduğunu, gazetecilik mesleğini yapacak donanımda olmadığını gösterir!
Normalde bu konu ile ilgili bir yazıyı bazı detaylara ulaşınca yazma niyetim vardı. Ama bu aralar Ahlaksız Gazeteciler Topluluğu’nda daimi başkanlığa oynayan sözde bir gazeteci, ER TV’ye destek veren basın kuruluşlarına ve bazı siyasilere yönelik hakaretvari haberleri okuyunca dayanamadım yine.
Mesela bu ahlaksız o kadar kendini belli ediyor ki, nemalandığı yerlerden kişilerin ER TV’ye geçmiş olsun ziyareti yapan siyasilere bir cümle yazmazken, bugün itibariyle daha nemalanmaya başlamadığı siyasileri topa tutuyor!
Sen nasıl ER TV’ye destek verirsin diye bazı AK Partili vekilleri eleştirirken Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın ER TV ziyaretini görmezden geliyor mesela!
Bu tür örnekleri çoğaltabilirim ama gerek yok!
Bundan yaklaşık 3 yıl önce Kayısı Haber’e bir hırsız girmişti.
Enteresan bir hırsızlık olayı yaşamıştık.
Kullandığım bilgisayar kasası, telsiz telefonu ve o dönemler 20 liraya satılan internet modemimiz çalınmıştı.
Haber arşivlerimi tuttuğum dosyaların hepsi yerlerdeydi ve incelendiği belliydi.
Olay Yeri İnceleme geldi. Parmak izi almaya çalıştı ama hırsız eldiven takmıştı.
O hırsız sonra yakalandı.
4 ay sonra ilk mahkemede o hırsıza “tutuksuz yargılanma” kararı verildi.
Sözde adi bir hırsızlık vakasıydı!
İş yerimizde daha değerli eşyalar varken bilinçli olarak internet modemi, bilgisayar kasası ve telsiz telefon çalınmıştı.
Malatya’da tek bir Allah’ın kulu gazeteci ne bir haber yaptı ne de bu olayın “basın özgürlüğünü engellemeye” yönelik olduğunu aktaran bir basın birliği açıklaması da yayınlanmadı!
Üstelik o tarihlerde üyesi olduğum Cemiyet dahi bir açıklama yapmamıştı!
Biraz üzülmüştüm bu “yalnızlığıma” ama yayın yönetmeni olduğum kayisihaber.com’da bir haber dahi yapmak istememiştim.
Hatta o hırsızın 6 ay sonra serbest bırakılmasını dahi haberleştirmemiştim!
Bundan tam bir hafta önce Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, sosyal medya hesabından adımı vererek iftiralar atmıştı. Şahsıma “PKK’lı” deyip kitlesine beni hedef gösterip CHP Milletvekili Veli Ağbaba’nın başından beri beni satın aldığını yazmıştı.
Çınar’a haddini bu köşede bildirip suç duyurusunda bulunmuştum.
Ama Veli Ağbaba da dahil hiçbir siyasetçi desteklerini alenen belirten bir cümle dahi sosyal medyalarına yazmamıştı!
(Bu olaydan sonra da hırsızlık olayından sonra da sayısız siyasetçi, vekil, belediye başkanı, gazeteci beni aramıştı)
Güzide(!) basınımız ise yine kafasını kuma gömmüştü!
Bu şehrin büyükşehir belediye başkanı basın toplantısı yaptığı sırada o kadar gazetecinin yanında şahsımı alenen tehdit etmişti.
Hiçbir zaman aldığım tehditleri “mağduriyet” yaratmamak için yazmadım.
Ne camiye ne havraya yaranmıyorken bildiğimiz doğruların peşinden koşmaya devam ediyoruz.
Dün şahsım ile ilgili o kadar gelişme yaşanırken “desteklemediler” bahanesiyle ER TV’yi savunmamak kalemime ihanet olur.
Sonuna kadar ER TV’nin yanındayım ve adi hırsızlık suçuymuş gibi gösterilmeye karşı her zaman kalemimle yanlarında yer alacağım.
Cahiller şunu anlasın ki, ER TV’nin kablolarının kesilmesini isteyenler, olayı bilgisayar mühendisine yaptırtmaz! Adi bir hırsıza hangi kabloların kesileceğini söylemek yeterli olacaktır!
Kayısı Haber’e giren hırsız da adi bir suçluydu. Defalarca hırsızlık olayından dolayı yargılanmıştı!
Kameramanından ışıkçısına, montajcısından editörüne, programcısından imtiyaz sahibine tek tek geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.