Bundan 32 gün önce bu köşede Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin zemin katına bir kütüphane yapılacağını duyurmuştum.
İhale sürecinden binaya verilecek zarara, binanın mimarından izin alındığına dair uyarımdan, MESTON’un ısmarlama verdiği alt firmaya kadar detay içeren bir yazı yazmıştım.
Ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er’in belediye hizmet binası altına yapacağı kütüphane rüyasının bu kadar sıkıntı varken ne kadar anlamsız olduğunu aktarmıştım.
Ama her zamanki gibi Sami Er’den nemalanan sözde gazeteciler devreye girmişti.
Hatta bu konu ile ilgili ikinci yazımda firma ismini, projenin çizimlerini paylaşmışken Sami Er, Vuslat TV’ye çıkmıştı.
Bir tane gazetecilik sorusu soramadılar!
Soru soramadıkları gibi o yayında şahsımı eleştirmeye kalktılar. “Necdet gibi çığırtkan sözde gazeteciler olduğu sürece bu şehirde bi şey değişmez” diye düşünmüştüm.
Açıkçası bu şehir adına üzülmüştüm. Çünkü gazeteciliğin bittiği o yayında Sami Er “Boş konuştuğumu” söylemişti.
Yaptığım haberden 32 gün geçti.
Bakalım kim “boş” konuşuyormuş!
***
***
***
Dün Sami Er, Malatya Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantısı’nda itiraf etti.
yenimatya.com.tr'den Gürhan Selan’ın haberinde gördüm.
CHP’li Meclis Üyesi’nin sorusuna şu cevabı vermiş Sami Er:
“Biz kütüphaneyi yapmasaydık bazı şeylerden haberimiz olmayacaktı. Kütüphaneyi yaparken görünen kaplamalar çok büyük bir hasar almış. Görünen dış kaplamanın molozların inmemesi adına bir imkân olur mu diye, tadilatı yapılabilir mi acaba diye düşündük ama büyük ihtimal bunlar aşağı inecek. Böyle bir hasarın farkında olduk. Asansör yapacağımız için, bunun yerini ayarlarken fark ettik. Dolayısı ile binanın bir güçlendirmeye ihtiyacı var. Aşağıya zaten çok ciddi bir güçlendirme yapıldı zaten bu görülüyor. Kütüphaneyi yapmasaydık bunu fark edemeyecektik. Ama taşınma durumumuz var. Belki idari binayı taşıyabiliriz, aşağı inecek kaplamalardan dolayı. Hasarlı olduğu için taşıyabiliriz. Şu anda bir şey yok ama büyük bir depremde sıkıntı yaşatabilecek bir durum. Yakın zamanda idari binayı taşıyacağız”
Bu skandal cümleleri değerlendireceğim ama Sami Er, aynı meclis toplantısında binanın mimarından izin almadıklarını da itiraf ediyordu:
“İzin almadık. Aciliyet durumu olduğu için geç kalmak istemiyoruz çünkü başka bir depremde sıkıntı yaşayabiliriz. Zaten bu kaplamalar indiği zaman mimari değişiklik olacak, zemin, cephe çalışmamız gerekecek. Telif hakkına yönelik olarak kararı mahkemenin vermesini istiyoruz. Temelden bir değişiklik olduğu için zaten böyle bir kararın çıkacağını zannetmiyorum”
Bundan 32 gün önce aynen şu cümleleri yazmıştım:
NİYE 3 KERE KAROT ALDINIZ?
“Tam 3 kere farklı tarihlerde karot örneği alınıyor.
20 yıllık bir binadan bahsediyoruz.
Her karot örneği için 40-50 noktadan numune alıyorlar.
Toplamda yaklaşık 150 noktadan karot örneği almışlar.
‘Bu kadar noktadan karot örneği alınmışsa bir gariplik vardır’ diyen inşaat mühendisleri ile görüştüm.
Bi kere bu numuneler alınırken demirlere denk gelmemesi ve sonrasında yüksek mukavemetli harçla dolgu yapılması lazım.
İlk sorum bu:
Malatya Büyükşehir Belediyesi mühendisleri niye 3 kere karot örneği aldı?
Bu karotlar alındıktan sonra mühendisleriniz bu işe karşı çıktı mı?
İşin bir diğer tarafı ise Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin mimarı Ahmet Vefik Alp’in ailesinden bu kapsamlı tadilat için müsade alındı mı?
Ahmet Çakır döneminde çok çok ufak tadilatlara bile müsade vermeyen ve değişiklik için ‘para’ talep eden mimardan ‘muvaffak’ alındı mı?
Eğer bu izin alınmamışsa (Alınmadığını düşünüyorum) muhtemelen yüksek tazminat davaları ile karşı karşıya kalabilir Büyükşehir Belediyesi.”
***
***
***
KİM BOŞ KONUŞUYORMUŞ!
Sami Er’in ne yaptığını, konuşmalarından ne amaçladığını Malatya Büyükşehir Belediyesi’nden yetkililer bile bilmiyordur.
Koskoca Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı, önce “Belki taşıyabiliriz” diyor, sonra “Hasarlı olduğu için taşıyabiliriz” diyor. Yetmiyor daha sonra “Şu anda bir şey yok ama büyük bir depremde sıkıntı yaşatabilecek bir durum. Yakın zamanda idari binayı taşıyacağız” diyebiliyor.
Binlerce insanın çalıştığı ve günde yüzlerce vatandaşın kullandığı bir kamu binası için yapılan konuşma bu.
Arkadaş ya bu hizmet binası sıkıntılıdır ve hemen taşınması gerekir ya da bu bina sıkıntılı değildir taşınma amacı başkadır!
“İnsanları niye bu kadar tedirgin ediyorsunuz” diyen bir tane yetkilinin olmaması hatta meclis üyelerinin bu cümlelerden sonra bir-iki soru daha sormaması çok enteresan.
“Büyük depremde sıkıntı yaşatabilecek bir durum” cümlesi ne anlam ifade ediyor?
Sami Er, bir depremin ne zaman olacağını biliyor mu?
Yarın mı, bir hafta sonra mı yoksa 10 yıl sonra mı?
Üstelik “Biz kütüphaneyi yapmasaydık bazı şeylerden haberimiz olmayacaktı.” sözü o kadar kuşku uyandırıyor ki!
Sırf kütüphane rüyası için bu binanın fonksiyonunu bile değiştirmek zorunda kalıyorsunuz bence!
Ne dediğimi açayım biraz.
Sami Er Malatya’da olmadığı için bilmez, ben hatırlatayım.
6 Şubat depremlerinden sonra hem Fırat hem de İnönü Üniversitesi’nden hocalar Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet binasını gelip incelediler.
Bu incelemeden önce Büyükşehir’de çalışan onlarca inşaat mühendisi de inceledi.
“Az hasarlı” denmişti.
Çatısı su akıtıyordu, bazı elektronik aksamlarda sıkıntı vardı.
Yaklaşık 3 yıldır kullanılıyor.
Bu binaya onlarca bakan hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan dahi depremden sonra kullanmıştır.
Peki ne değişti?
Değişen şey Sami Er’in fahiş fiyata kütüphane yapma isteğidir.
32 gün önce yazdım, tekrar ediyorum.
18 Temmuz 2025 tarihinde ihaleye çıkılıyor ama tadilata ve karot örnekleri ihaleden önce yapılıyor.
En iyimser tahminle haziran ayında karot örneği alıyorlar.
3 farklı tarihte 3 kere karot alma işleminden bahsediyoruz.
150 noktadan karot örneği almışlar 20 yıllık binadan!
Sebep?
Çünkü sıradan bir kütüphane yapılmıyor.
Binaya yeni yükler bineceği için performans analizi kaldırmıyor çünkü.
240 ton çelik kullanılacak. Tavana polimer giydirme yapılacak. Mobilya yükü binecek ve artı insan yükü de eklenecek.
Üstelik çok gereksiz bir asansör de yapıyorlarmış. 20 yıllık bir bina sıkıntılıysa asansör gibi binanın statiğini değiştirecek bir yük niye eklenir?
İşte bu yapılan-yapılacak işlemlerden dolayı binanın yükünün azaltılması gerekiyormuş.
Binanın dış ve iç kabukları denilen malzemeleri var.
Malatya Büyükşehir Belediyesi aslında rotasyonlu bir bina diye geçiyor. Yani bu kabuklar ana taşıyıcının haricinde kendi kendini taşıyabilecek malzemeler.
Ana taşıyıcıdan ayrı olduğu ve binayı hafifletmek için bu kabukları kaldırıyorlarmış
Görüştüğüm kaynaklarım bunları söylüyor.
Hadi bu son yazdıklarımı geçin, doğru kabul etmeyelim.
Haziran ayında karot örneği alınmış bir kamu binasının “sıkıntılı” olduğunu 6 ay sonra mı anladınız?
Eğer gerçekten 6 ay sonra bu binanın sıkıntılı olduğunu kütüphane yapımı sayesinde fark etmişseniz bünyenizde çalışan inşaat mühendislerinin hepsinin görevden alınması gerekmez mi?
Sami Er mühendis değil mi arkadaş?
20 aydır sıkıntılı bir binada belediye başkanlığı yapmıyor mu?
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BÜYÜK TAZMİNAT ÖDER
Gelelim tazminat olayına…
Sami Er, hizmet binasının mimarından izin almadığını itiraf etti ama kılıfı hazırdı.
“Zaten bu kaplamalar indiği zaman mimari değişiklik olacak” dedi.
Kütüphane projesi için zemin baştan sona değişiyorken mimari değişikliği “kaplamalara” bağladı!
Sami Er açık açık aklımızla dalga geçiyor maalesef!
“Ben Mahir Temur’dan bu binanın Ahmet Vefik Alp’e tescilli olduğunu öğrendim” diyemiyor tabii!
Boş konuşuyoruz ya!
SAMİ ER ŞEFFAFMIŞ!
Dünkü meclis toplantısında Sami Er, “Şeffaf olmaya, hesap verebilir olmaya, adaletli olmaya çalışıyoruz” dedi ya…
20 aydır görmedik ama yine de soralım, bakalım ne kadar şeffafmış ve ne kadar hesap verebiliyormuş!
Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin zemin katına yapacağınız kütüphane için kolonlardan niye 3 kere karot örneği aldınız?
Bu karot örnekleri alınırken size kimler karşı çıktı?
İstanbul’da bir üniversiteye binanın performans analizini yaptırmıştınız.
Bu raporu niye paylaşmıyorsunuz?
Ayrıca 285 milyon TL’ye kütüphane işini MESTON’a ihale ettiniz.
MESTON da bu işi sizin önceden tanıdığınız bir firmaya verdi.
Bu firma kaç milyona aldı?
32 gün geçti ve halen fiyatla ilgili bir cümleniz yok.
Niye?
Biz buna şeffaflık diyebilir miyiz?
Hesap veren bir belediye başkanı diyebilir miyiz?
Yine “boş konuştum” değil mi Sami Bey!
