Bundan 2 ay önce “Ramazan Özcan’a tek soru” başlıklı bir yazı yazmıştım.
2023 yılının ilk 6 ayında kayısı çekirdeğinin 2 bin 335 ton ihracatından 8 milyon 25 bin dolar gelir elde edildiği açıklaması yapan Özcan’a, kayısı çekirdeğinde rekor bir ihracat yaptık ama üreticinin bundan haberi yok tarzında bir yazı yazmıştım.
Yıllara oranla kayısı çekirdeği ile kuru kayısı arasındaki fiyat farkının gitgide açıldığını ve bu farkın 2 ay önce 9 kata kadar arttığını söylemiştim yazımda.
O yazıdan sonra telefonda birkaç kez konuşmuştuk ama bir türlü buluşup bu konuyu konuşamamıştık.
Dün öğleden sonra Malatya Ticaret Borsası’nda Başkan Ramazan Özcan’a bu soruyu sordum.
Kuru kayısıda nasıl kalite önemli ise kayısı çekirdeğinde randımanın önemli olduğunu belirtti.
“Mesela kaba aşılı bir kayısı çekirdeğinin randımanı ile başka bir aşılı kayısı çekirdeğinin randımanı farklıdır. Bu randıman farkından bir kere fiyat farklıları haliyle oluşuyor” dedi.
Özcan:
-Randımanı iyi olan kayısı çekirdeğinin fiyatı bugün 22-23 lira bandında…
-Ama çekirdekteki bu fiyatın kuru kayısı fiyatına göre geri kalmasının büyük nedeni maalesef bademdir. Bademin fiyatı düşük kalırsa maalesef kayısı çekirdeğinin de fiyatı düşük kalıyor. Çünkü ithalatçı firmalar bademi tercih ediyor. Dünyada 2-3 yıldır bademin rekoltesi çok yüksek. Mesela bademde öncü olan ABD’de bu yıl 500 bin ton üzerinde badem rekoltesi gerçekleşti. Kayısı çekirdeğinin muadili bademin rekolte bolluğu da çekirdeğimizin fiyatını istediğimiz seviye getiremiyor.
*
Malatya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Özcan daha önemli bir gelişmeyi de söyledi.
Avrupa Birliği’ne bağlı ülkeler, bu sene kayısı çekirdeğindeki siyanürün belli bir oranda tutulması gerektiği ile ilgili bir kural getirdiğini söyledi.
Yaklaşık her yıl 2 bin ton kayısı çekirdeğini Avrupa’ya ihraç ediyoruz. Özcan’ın bu söylediği çok önemli bir sorun.
“Peki bu sorun çözülür mü?” diye sordum.
“Avrupa Birliği tarım ürünleri ile ilgili dönem dönem birtakım kurallar getirebiliyor. Kükürtte getirdiği gibi tatlı kayısı çekirdeğinde de alt limit bir siyanür miktarı koymaya çalışıyor. Bakanlık yetkilileri ile görüşmelere başladık. Bu sorunu aşmaya çalışıyoruz. Çünkü biz çekirdeği ihraç ederken son tüketiciye satmıyoruz. İthalatçıya satıyoruz. Ama inşallah bu sorun da çözülecektir diye düşünüyorum.”
“Kayısı çekirdeğinin fiyatın düşük kalmasının bir nedeni de bu mu?” diye sorunca…
“Tabii tabii… Bu sene maalesef bu siyanür sorunu da fiyatları etkiledi” dedi.
*
Kayısı çekirdeğindeki “siyanür” ile ilgili daha kapsamlı bir yazı yazacağım ama şimdiden şunu söyleyeyim ki, Turgut Özal Üniversitesi’nin eski Rektörü Aysun Bay Karabulut’un her hangi bir lisans almadan “Kayısır” diye tanıttıkları gıda takviyesindeki siyanürün ulusal medyada tartışıldığını ve o zamanlar bu tartışmanın kayısıya zarar vereceğini yazdığımı hatırlıyorum. Yeni bir yazı hak ediyor bu siyanür gelişmesi.
*
Ramazan Özcan’ı yakalamışken Orta Asya’dan İzmir’e kuru kayısı getirildiği ve Malatya kayısı ile karıştırılıp ihraç edildiği dedikodusunu sormak istedim.
Bazı duyumlar almıştım. Bunun gerçekliğini sordum önce.
“Bu tür iddiaları ben de duydum. Ama biz resmi bir kurumuz. Altyapısı olmayan, dayanağı olmayan bir açıklama yapmamız doğru değil. Ama kamuoyunda konuşulan, sosyal medyada paylaşılan durumları da biz de ihbar gibi kabul ediyoruz. Yetkili yerlere de bu söylentileri ilettik” dedi ve devam etti Sayın Özcan:
“Ülkeler arası gümrük anlaşmalarının ve ticaret anlaşmalarının yasal olarak zorunlu kıldığı bir takım kurallar var. Özellikle serbest bölge diye tabir edilen transit geçişlerin katı kuralları vardır. Ülkelerin yaptığı ihracatın transit geçiş bölgelerine karışmamız mümkün değildir.” deyince…
-Mesela Özbekistan’da 25 konteyner kuru kayısı İzmir limanına gelip başka ülkelere gidebilir, diyorsunuz galiba…
“Tabii tabii. Biz buna karışamayız. Serbest Bölge’ye gelen bir ürün iner ama oradan direkt, kendi menşei ile gideceği ülkeye sevk edilir. Yasal olarak bi kere Türkiye’ye kuru kayısı ithalatı yasaktır. Bi kere yasal olarak mümkün değildir. Ama yasadışı yollarla diyelim ki Özbekistan kayısısı alınıp ülke içinde ticareti yapılıyorsa Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Gümrükler Genel Müdürlüğü, bu ülkenin kolluk kuvvetleri zan altında kalır” dedi.
Ben de, “Teknik olarak yasadışı olarak bu mümkün mü? Yani başka bir ülkenin kayısısı Malatya kayısısı ile karıştırılırsa ithalatçı bu durumu fark etmez mi?” diye sordum.
Özcan, “Bi kere gümrük alamazsınız. Gümrük görevlileri numune alıyor. Burada kontrol alamazsınız. Diyelim ki kontrol aldınız ama ithalatçı firma bu malı çektiği zaman bu malın karıştığını anlar zaten. Malatya kayısısının diğer ülkelerden farklı belirgin özellikleri vardır. Çok net bir fotoğraf vardır. Renk, koku ve tat farkında dahi ithalatçı firma Malatya kayısının tanır” dedi.
Bu söylenti nerden çıktı peki diye sordum…
“Aslında bugün piyasalarda kısmi yavaşlama var. Gıda ürünlerinin tamamında bir yavaşlama var. Bu yavaşlama bu söylentileri doğurmuş olabilir” dedi.
Foto: Ramazan Özcan
“Peki kayısı fiyatlarında bir gerileme var. Bu durum uzun sürer mi ya da bu gerileme devam eder mi?” diye sordum.
Özcan bu sorumu biraz uzun cevapladı ama özetleyeyim.
“Kayısının bugün ihracat rakamı 6-7 dolar bandında. Buna karşın hammadde fiyatları (üreticiden alınan fiyat) 5,5 dolar bandında. Kayısının muadilleri var. Kuru üzüm, kuru incir, kuru erik gibi. Bunlara baktığınız zaman kayısı iyi durumda. Ama Türkiye’de ekonomik krizden dolayı bir daralma var. TL değer kaybına uğrayınca üretici de kayısının fiyatının artmasını düşünüyor” deyince mecburen araya girdim.
“Dolar 27 lira değil de 17 lira olsaydı kayısı fiyatları yine 150 lira olur muydu?” diye sordum.
“Biz fiyatlarda bir gerileme beklemiyorduk. Fiyatları değerlendirirken ithalatçıda burada kuru takip ediyor. İthalatçı firma anlık TL ile döviz endeksini takip ediyor. Kayısıda yakaladığımız fiyat istikrarı bizim beklediğimiz bir durum. Ama bunun sürdürülebilir olması lazım. Seneye rekolte çok olursa bu fiyatları yine yakalamamız lazım.” dedi.
Son yıllarda kayısıdaki olumlu gelişmeleri de sordum. Çünkü ihracatçı tarafından baktığımız zaman 2-3 dolar bandından 6-7 dolar bandına yükseldi kayısımızın ihracat rakamı. Bu rakamlar arttığı için kayısı bu sezon 150 liraları gördü. Giderler ülke ekonomisinin çok çok kötü olmasından dolayı bugün 150 lirayı dahi az bulur hale geldi üreticimiz.
Ve Lisanslı Depoculuk’un faaliyete geçmesiyle Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) kayısı alım kararı da çok çok olumlu bir gelişmeydi.
Cevabını bildiğim bir soru sordum: TMO niye alım yapmıyor diye sordum Ramazan Özcan’a…
“Bu konularda üreticiye şirinlik yapmak çok doğru değil. Üretici şunu iyi bilmeli. Bu ürün 3 yıldır fiyatını buluyor. Ürün üreticiden 150 liraya alınırken TMO’yu devreye sokmanın anlamı yok. Ama ihracat rakamının üzerinde bir rekolte gerçekleştiği zaman ve fiyat beklentilerimiz düşük gerçekleşirse tabii ki TMO devreye girecektir. Fiyat istikrarını korumak için TMO devreye girer. Üretim maliyetlerinin altındaysa fiyatlar TMO devreye girer. Bugün bir kilo kayısı 5,5 dolar bandında üreticiden alınıyorsa TMO’nun devreye girmesi mantıklı olmaz.” dedi.
Ayrıca fiyat istikrarında bir yavaşlama olduğunu, dünyada bir piyasa darlığıyla beraber fiyatlarda bir durgunluk olduğunu da söyledi. Ve bunun çok uzun sürmeyeceğini ve geçici olduğunu düşündüğünü de belirtti Özcan.
*
*
Yaklaşık bir saat kayısıyı konuştuk.
Cevapları beğendiniz mi bilmiyorum ama Özcan’ın kayısı ile ilgili hiç duraksamadan konuşması, kayısının bu şehre verdiği katma değeri çok iyi bildiği için dünya pazarına da hakim bir halinin oluşunu her zaman takdir etmişimdir.
Bugün kayısının serüvenine baktığınız zaman bi ton sorun varken son 2-3 yılda köklü birçok problem çözülmüştü. Bu sorunlar çözülürken Borsa Başkanı Ramazan Özcan’ın katkılarını görmezden gelemeyiz.
Yarın yine bir sorun olunca eleştiririz ama Malatya Ticaret Borsası’nın bu kurumsal halinin sebebi Özcan’dır bana göre.
Hatalar yapıldı mı?
Tabii ki yapıldı çünkü bu köşeden okudunuz zaten.
Ama ara ara eleştirmeme rağmen Ramazan Özcan’ın Borsa Başkanı halini hep sevdim.