Yaklaşık 5 yıldır Malatya Büyükşehir Belediyesi’ni yöneten Selahattin Gürkan, yine esti, gürledi, tehdit etti.
Herkese amiyane tabirle “posta” koyarken yine kendisini bulutların üzerine çıkarıp Antik Yunan Tanrıları gibi uzunca bir bakış attı o mesafeden karınca gibi gözüken Malatyalılara!
Kendisini 5 yıldır Zeus zanneden bitik Malatya’nın çok küçük olduğunu artık idrak ettiğimiz belediyenin başkanı Selahattin Gürkan hazretleri, 2 gün önce ER TV’de Hülya Kaya’nın programına konuk olmuş.
Bu aralar fazla yazmamak için sürekli bahane üretirken, ne camiye ne de havraya yaranmıyorken biraz kafa dinlemek isterken, bedenime, beynimdeki tüm hücrelere yine elektrik hissi verdi bu son program.
Selahattin Gürkan’ı artık herkes tanıdı.
Ama her seferinde Çakırcılar, Çınarcılar, Hacıcılar, Meşaleciler, kolonyadan abdesti bozulanların hepsi şaşırmış gibi yapıp sürekli şahsıma link atıyorlar.
Bazı dostlarım ise “Gördün mü, çok sert konuşmuş” tarzı mesajlar atıyor her seferinde.
Ya arkadaş Gürkan hep böyleydi.
Bu şehir yerle bir olduğu günlerde bile kendisini övecek bi şeyler bulup kendisinden öncekilere laf sokabilmeyi başarmıştı.
Seçildiği ilk gün dahi bugünkünden farklı değildi.
Ama benim iyi bir “Gürkanolog” olduğumu bilenler her seferinde bilgi vermeyi ihmal etmezler.
Aslında “kişilere” göre değil “olaylara” göre konum aldığım için Gürkancılar da bilgi verir bana.
Hiçbir tarafa yaranamam ama her taraf rahatlıkla şahsıma bilgi atar.
Neyse, programa dönelim.
Bi kere Gürkan biraz sertlik dozunu artırmış ama bu sertlik karşı tarafın da yer yer belden aşağı yer yer belden yukarı çalıştıklarından kaynaklanıyor.
“Türkiye’nin en güçlü belediyesiyiz” derken “Bu şehri parazitlerden temizleyeceğiz” diyor.
Sanırsın daha yeni siyasete atılan Malatya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı!
20 yıldır kesintisiz belediye başkanlığı yapan Selahattin Gürkan bu süre zarfında “parazitlerinden” kurtulamamışsa bu bizim yani Malatya’nın sorunu değildir.
Kusura bakmasın ama biz bir 20 yıl daha Gürkan’ın “parazitlerinden” kurtulmasını bekleyemeyiz!
Aslında Gürkan’ın handikabı bu;
Sanki yeni seçilmiş ve ilk konuşmasını yapıyormuş gibi sürekli hareket ediyor.
Mesela son programdaki şu ifade de yeni değil:
“Bunları ifşa edeceğiz. Adli sicil raporlarını da incelesinler. Geçmişten gelen… Hepsi problemli. Gerekirse önümüzdeki dönemde hepsini ifşa edeceğiz. Suç duyurusunda bulunağım.”
Selahattin Gürkan’ın en temel problemi bu işte.
Söylediklerinin hiçbirisini yapamayan bir belediye başkanı, 40 sefer de seçilse yine söylediğini yapmaz.
Sadece son 5 yıla bakın.
Hatta seçim çalışması zamanındaki söylemlerine bakın. Daha sonra seçildiği günlere bakın. 3 yıl öncesine bakın. 2 yıl öncesine bakın. Geçen yıla bakın, depremden sonraki konuşmalarına bakın.
Sürekli atıp-tutar ama hiçbir zaman “ifşa” etmez!
Sürekli “bak yaparım” der ama sonrası kiraz bahçesi!
Bir dahaki dönemi bekleme nedeni nedir acaba?
“Kafamı bozmayın, ayağıma çalışmayın yoksa açıklarım” demek istiyor!
Gürkan seçildiği günden beri sürekli birilerini ifşa ediyor.
Bi ara “jetoncu” basını ifşa edecekti.
“Nenem için her yer teşt” şiarını benimsemiş basınımız bu cümleden sonra “Hani bana hani bana” demişlerdi!
Çoğunun derdi “para” olduğu için ve utanma duygusundan yoksun oldukları için Gürkan’ın “jetoncu” konuşmasını bile fırsata çevirmişlerdi.
5 yıldır halen açıklıyor bu “jetoncuları”!
Eğer Başkan Gürkan geleceğe çek yazıp “açıklayacağım” derse bilin ki kesin açıklamayacaktır.
Bi ara bankalardan alınan yüksek faizleri diline dolamış, “tek tek açıklayacağım” konuşması yapmış ama işin sonunda ileri tarihe ciro ettiği “sözü” karşılıksız çıkmıştı.
Hayatımda ticaretle uğraşmadım hatta birinci derecede yakınlarımın da ticaretle işi yoktur diyordu sürekli.
ER TV’deki son programda da tekrar etti.
Burada Ahmet Çakır’ı, Mehmet Çınar’ı, Hacı Uğur Polat’ı ve Meşalecilerin “limited” aşkından bahsediyor aslında.
Adamlar “parayı götürdü” ama benim bir fatura koçanım dahi yok demeye getiriyor yıllardır.
2 yıl önceye kadar 20 yıldır oturduğum bir ev var sadece diyordu.
Malatya Park AVM’nin hemen yanında ultra lüks Malatya Life Evleri’nde bir eve geçince bu konuşmasından vazgeçti.
“2 memur maaşla bugünün parasıyla 20 milyon TL değerindeki bir ev nasıl satın alınır?” diye soracak halimiz yok.
Sonuçta fatura koçanı olmayan bir belediye başkanı!
Mesela oğlu Ahmet Turan Gürkan’ın Ankara Polatlı’da “hobi bahçesi” girişimi ulusal medyada da çıkmıştı.
Polatlı Belediyesi Meclisi’nde tartışılmıştı.
“Ahmet Turan Gürkan’ın ortak olduğu bir limited veya anonim şirketi var mıdır?” sorusunu sormak isterim ama bunu da es geçin.
Muhtemelen yoktur!
“Ankara’da benzin istasyonu var bu oğul Gürkan’ın” iddiaları da muhtemelen yalandır!
Bir belediye başkanını tartarken “fatura koçanına” bakarız.
Makbul olan budur kardeşim!
Zaten bir belediye başkanın mesleği ya öğretmen ya Öğretmen Evi Müdürü ya da İŞKUR Müdürü olmalıdır!
Ha bir de Milli Eğitim Müdürlüğünde mutlaka müfettişlik yapması lazım!
Sapla samanı karıştırdığımız zaman bulgur pilavını orta bulgurla yapmaya çalışırız.
Maalesef Malatya Büyükşehir Belediyesi’nde başkan dahil çoğu bürokrat bu şekilde yapıyor.
“Türkiye’nin en güçlü belediyesiyiz” diyen bir belediye başkanı en azından Kızlay’ın depremden hemen sonra kurduğu çadırlara Büyükşehir Belediyesi yazılı etiketleri yapıştırtmaz!
Bağışlanan onlarca jeneratörü Büyükşehir Belediyesi’nin bodrumuna atıp, günlerce etiket yapıştırtmak için bekletmez!
Türkiye’nin en güçlü belediyesi olduğunu iddia eden bir başkan, kurulan konteyner kentlerin alt yapısıyla övünmek yerine bizzat konteyner kentler kurardı!
Depremin 5’inci günü Esenlik’i açıp parayla satış yaptırmak bizi bırak Türkiye’de, Arapgir Belediyesi kadar dahi güçlü yapmaz!
Türkiye’nin en güçlü belediyesi depremden bir hafta sonra binlerce insan göçük altındayken billboardlara reklam yapma hissi duymaz!
On binlerce deprem yakını hemşerimiz o soğuk Malatya sokaklarında göçük etrafında beklerken “cenaze işleri” ile övünen bir belediye başkanı Türkiye’de “güçlü” görülmez, “vicdansız” gözükür!
Malatya’da ise “bela okutur”!
Halen dahi bu yapılan “cenaze işleri” yanlışının yanlış olmadığını aktarıyor Başkan Gürkan!
Türkiye’nin bırakın en güçlü belediyesini, en vasat belediyesi dahi depremin önüne geçecek, deprem yerine başkanının söylediği sözlerin konuşulduğu bir ortam yaratmaz!
Aklı başında hiçbir siyasetçi, şehrin yüzde 40 yapı stoku bombalanmış Gazze gibiyken “Malatya Büyükşehir Belediyesi depreme hazırlıklı olduğu için çok etkilenmedi” demez!
40 kez yazdım usanmadan, gerekirse 40 kez daha yazarım.
Ama bin 400 kez de yazsam bu tutum değişmez.
Sloganlarla, algılarla şehir anca bu kadar yönetilir maalesef!
KEŞKE MEHMET ÇINAR DİYEYDİN BAŞKAN!
Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin beton santrali kurması bence alkışlanacak bir tutum.
Hatta metreküp fiyatlarını bin 500 liraya indirmesi ise ayakta alkışlamamız gereken bir duruş olmuş.
Başkan Gürkan kendisinin sürekli ticaretle uğraşmadığını söyleyeceğine keşke Mehmet Çınar’ı işaret etseydi.
Keşke, “bir siyasetçi bir belediye başkanı depremi ranta çevirmemeli” deseydi.
Keşke!
İNDİRİMLER SAMİMİ DEĞİL!
Seçim hattına girdik ve çoğu hareket Malatya için değil maalesef!
Selahattin Gürkan önce Dünya Kayısı Ticaret Merkezi’nin adını Recep Tayyip Erdoğan ile başlattı.
Meclis’e dahi sormadan.
Sonra, depremden 5 gün sonra paralı mal satan Esenlik Marketlerin maliyetine artık ürün satacağını açıkladı.
Ki ben maalesef bu açıklamaya da inanmıyorum.
Sonra suya yüzde 25 indirim yaptığını söyledi.
Depremden sonra elektrik ve doğalgaz şirketleri depozito ücreti almıyorken MASKİ bin liranın üzerinde depozito alıyordu.
Seçim sürecine girdik ve anketler yerlerde.
Son 2 ayda 5 anket inceledim. Gürkan dâhil merkezdeki tüm belediye başkanlarının oranları yerlerde.
Depremden hemen sonra 80 vilayetten gelen yardımlar ortadayken bu belediye ekmeği paralı satmadı mı?
Kimse kusura bakmasın ama bu atakların hepsi “aday adaylık” hamleleridir!
Ben samimi bulmuyorum.
Çünkü yaşadıklarımız ortadaydı her ne kadar Başkan Gürkan sanki hepimiz unutmuşuz gibi konuşsa da!
Bu aralar ekmekle ilgili bir hamle de gelebilir.
Biliyorum, yine çok kızacaksınız ama gerçekleri yazmamız lazım.
Bu Büyükşehir Belediyesi, yıllarca çalıştırdığı işçinin mesaisine göz dikerken ulusal kanallara nasıl paralar akıttığını biliyorum.
Dün neyse bugün de aynı;
Tek fark seçim süreci!