Malatya’da çoğu zaman çoğu olay karşısında şaşırırım.
Fakat bazı olaylardan sonra ise üzülürüm.
Dün ne yemek yediğini dahi unutanların şehrinde Allah’tan tarihe not düşüyoruz.
Bi şeyler karalıyoruz bu köşede.
Genel hatlarıyla Malatya’nın sorunlarını dile getirirken bazen bir milletvekili ile kötü oluyoruz bazen bir belediye başkanı ile.
Bazen bir bürokratla bazen Malatya’nın mülki amiri ile…
Yeri geliyor 200-300 kişilik bir esnaf grubunu Malatyalılara tercih etmiyoruz.
İnatla ve ısrarla bu memleketin daha iyi olması için direniyoruz.
Şu yaşımda her hangi bir kamu kurumunda maaş almamama rağmen yeri geliyor işçilerin, emekçilerin hakkını işçilerden fazla savunuyorum.
Evinde huzurlu bir ortamda eşinle ve çocuğunla vakit geçirirken işimiz gereği bir telefon dahi huzurunu kaçırabiliyor.
Zaten uzun zamandır huzurumu kaçıracak çok telefon geliyor.
Hayat yaptığımız tercihlerle anlamlıdır.
Bi kere tercih etmişiz bu mesleği…
Bu mesleği tercih ettikten sonra iki tercihin daha vardır.
Ya birilerinin sesi olacaksın ya da bu memleketin sesi olacaksın.
Huzurum sürekli bozulduğu için yazmıyorum bu satırları.
“Huzursuzluğu” tercih etmişiz bi kere, yakınmaya hakkımız yok.
Fakat bazı okurlarımdan ve hakkını bu köşede sayısız kez aradığım bazı emekçi arkadaşların özelde attığı mesajlar beni gerçekten üzüyor.
Daha açık yazayım.
Malatya Büyükşehir Belediyesi’nde çalışanların bu memlekette herkes kafasını kuma gömdüğü sıralarda ben hakkını savunuyordum.
BELSOS’ta toplu çıkarmalar olacağı zaman bu köşede neler yazdım, hangi haberleri yaptım?
Ben bu yazıları yazarken çıkarılacak işçiler o zamanın BELSOS Genel Müdürü’nün talimatı ile yerel kanallara “Asılsız haber bunlar. Biz işten çıkarılmıyoruz” diye beyanat veriyordu.
“Ekmek parası için yapıyorlardır” deyip geçiyordum.
“Mahir Bey, aramızda para topladık. Gelip büronuzda vermek istiyoruz” dediklerinde “Boş verin parayı, siz hakkınızı arayın. Haksızlığa boyun eğmeyin” diyordum o zamanlarda.
3-5 kişi Allah razı olsun, desin yeter diyorduk.
Pandemi döneminde Battalgazi Belediyesi de dâhil KHK’lı çalışanların neredeyse Malatya’da tek savunan gazeteci bendim.
Muhalefet seyrederken o dönemler yine sürekli “huzurumuz” kaçıyordu çalışanlar huzurlu olsun diye.
İtfaiye Daire Başkanlığında neler oldu?
Sizi kim savundu?
HAK-İŞ Malatya Şube Başkanı Bünyamin Geleri, Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı şirket müdürü gibi davranırken neler yazdım?
Sadece Bünyamin Geleri ile ilgili en az 5 yazım var!
Bana saygısızca mesaj atanlara soruyorum:
Bi ton olay yaşanmışken ve HAK-İŞ Malatya Şube Başkanı Bünyamin Geleri sizleri “böcek gibi” ezdikten sonra ne yaptınız?
Tekrar seçmediniz mi?
Hayatımda Bünyamin Geleri ile bir çay dahi içmemişimdir.
Ama her olayda olduğu gibi burada da sizin haklarınızın peşine düştüm.
Dün BELSOS’ta beni yalanlarken “Ekmek parası için” demiştim.
Bünyamin Geleri’yi tekrar seçtikten sonra “yakınmaya” hakkınız yok!
Yarın yine haksızlığa uğradığınız zaman hakkınızı ararım, ama bugün bi şeyler yazmak istemiyorum.
İçimden yazmak gelmiyor maalesef!