Sabahın karanlık saatlerinde kızlarımın bağırtıları ile kalkmıştım.
4. katta oturduğumuz bina salıncak gibi sallanıyordu ama bir an önce çocukların odasına eşimle koşturmaya çalıştık.
Eşim, iki kızım ve ben depremin ilk 10-15 saniyelerinde kızımın yattığı yatağın kenarına kümeleşmiştik.
Çök-kapan-tutun yapıyorduk o korkutucu saniyelerde ama sıkı sıkı sarılmıştım kızlarıma.
Bundan 3 yıl önce yine soğuk ocak ayında Sivrice depremi yaşamıştık. Bizim için ilk büyük depremden günler sonra evin her odasında eşim ve çocuklarımla deprem tatbikatı yapmıştık. Oturma odası, salon veya yatak odasında depremle karşılaşırsak ne yapabiliriz diye çocuklarımıza eğitim veriyorduk. Bu eğitimi verirken eşimle beraber ben de bilgileniyordum.
İşte 6 Şubat sabahı saat 4’ü 17 geçe başlayan ve bitmek bilmeyen sarsıntı esnasında bi ara depremin durduğunu zannettim. Depremin 35. veya 40. saniyesinde sarsıntı azalmaya başlamıştı ve ben de gayri ihtiyari kafamı kaldırıp tavana bakıyordum.
Birkaç saniye sonra daha şiddetli sarsıntı devam edince 9 yaşındaki küçük kızım “Baba ne olur kafanı indir” diyordu bana. O an tekrar çocuklarıma siper olmak için kapanmıştım.
Hayatımın en korkutucu 90 saniyesiydi!
Aşağı indiğimizde çevremizde yıkılan bina yoktu ama eşime dönüp “Malatya bitmiştir” demiştim.
Öyle de oldu!
Bu kadar “sorumsuz” bir ekibin yönettiği Malatya’nın “asrın felaketi” diye tabir edilen depremden sonra ayakta kalmasını beklemek liyakatsiz yöneticilerin “bi şey olmaz” lakırdıları gibi olur!
2020 yılının ocak ayında akşam saatlerinde iyi sallandığımız bir 30 saniyemiz vardı.
Sivrice merkezli diye bilinen, 6,8 büyüklüğünde diye kodlanan ve 0,1 şiddetinde dahi “kalibresi” olmayan yöneticiler gördü bu şehir.
Malatya’ya bağlı ve dağlık kesim olarak bilinen şehre 100 km. uzaklıktaki Doğanyol ilçesi çok etkilenmişti bu Sivrice depreminde.
4 bin kişinin yaşadığı ilçede 202 bina yıkılmıştı.
Doğanyol’un çevresindeki ilçeler de dahil toplamda 409 bina yıkılmıştı.
Malatya merkez dâhil toplam 4 bin 933 bina ağır hasar almıştı.
Bu rakamlara hiçbir zaman inanmadım ve o tarihlerde “hasar-tespit” çalışmalarını eleştiren yazılar yazmıştım.
Malatya merkezde en eski caddelerinden olan Sivas Caddesi’nde 3 yıl önceki depremde bir bina yıkılmış, yanındaki bina da ağır hasar aldığı için yıktırılmıştı.
Bugün Sivas Caddesi neredeyse haritadan silindi!
Malatya’nın dağlık bölgesi olan Doğanyol ilçesi ile Malatya Doğanşehir ilçesi arası 150 km.’dir.
Sivrice depreminden sonra 150 km. mesafesindeki Doğanşehir ilçesinde 5 okulumuz ağır hasar almıştı. Hemen yıkmışlardı.
3 yıl önce sadece 5 okula ağır hasar veren liyakatsiz ekiplerin halini düşünüyorum.
Bugün Doğanşehir diye bir ilçe yok artık!
Doğanşehir’in belediye başkanı da mevkidaşları veya partisindeki vekiller gibi fotoğraf çektirip sosyal medyada boy gösteriyor!
Doğanşehir ilçesinin ayrıntılı ele alınması lazım.
Yeni binalar da yıkıldı, eski binalar da yıkıldı, kamu binaları da yıkıldı!
Jeolojik olarak bir saniyeye dahi tekabül etmeyen bir süre zarfında 3 büyük deprem yaşadık!
3 yıl önce deprem yaşamış bu 0,1 şiddetinde dahi “kalibresi” olmayan bu ekibin yargılanması gerekirken çadır çadır gezip fotoğraf paylaşmaları ülkemizin siyasi ekibinin ne durumda olduğunu çok açık bir şekilde gösteriyor.
Bakın Malatya’da üç yıl önce Malatya Valiliği depremden dolayı etkilenmiş ve güçlendirildiği konuşuluyordu.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 6 Şubat’taki öğlen saatlerinde gerçekleşen 7,6 büyüklüğündeki depreme Malatya Valiliğinde yakalanıyordu!
Malatya Valisi, AK Parti’nin 4 milletvekili ve MHP Malatya milletvekili ile beraber!
Zor bela dışarı çıkabildiler.
Ağır hasarlıymış!
Malatya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Yeşilyurt İlçe Milliği Eğitim Müdürlüğü de ağır hasarlı!
Bu son depremde Malatya’da 8 okul tuz-buz oldu.
47 okul ağır hasarlı…
59 okul orta hasarlı…
Yani 106 okul yıkılacak durumda.
Hasar almış diyeceğimiz “az hasarlı” sekmesinde ise 180 okulumuz var!
Her Malatyalının bildiği Fatih Anadolu Lisesi, Sivrice depreminden sonra güçlendirilmişti. Şu anda orta hasarlıymış!
Mesela Akçadağ Şehit Yarbay Songül Yakut İlkokulu ve Ortaokulu Sivrice depreminden sonra güçlendirilen okullardan…
İkisi de yıkılmış bu son depremlerde.
Allah’tan Sivrice depreminden sonra 40’a yakın okul yıktırılmıştı!
Böyle bir ortamda, çocuklarımız için canımızı vereceğimiz bir durumda hangi “hasar-tespit” raporuna inanacağız!
Okullarda dahi doğru-dürüst bir inceleme yaptırtamayan bir ekibe ben bir vatandaş olarak nasıl güveneceğim?
Devletin üst kademesinin “koordinasyon” yapmak için toplandığı Hükümet Konağı dahi bugün ağır hasarlıysa biz kime ne anlatacağız?
Bunları bilen bir vatandaş olarak ben nasıl rahat uyuyabilirim?
9 yaşındaki çocuğuma toplamda bir saati bulmayan bir eğitim sonucunda aradan 3 yıl geçmesine rağmen 44 yaşındaki babasını “asrın felaketi” yaşanırken uyarabiliyorsa, yaptığımız eğitimleri harfiyen yerine getirebiliyorsa koca koca adamların sanki Hatay gibi ilk defa depremi yaşamış halleri sonrasında anlamam mümkün değil!
Çocuklarıma “çök-kapan-tutun” hareketlerini öğretebilirim ama bu “asrın sorumsuzlarını” öğretemem!
3-5 ay sonra “Baba bu binalar niye çöktü?” derlerse “Takdiri İlahi” demem ama bu “sorumsuz ekibi” de anlatamam!
Çocuklarıma bu kötülüğü yapamam!
*Bu yazı önce serbestiyet.com sitesinde yayınlanmıştır.