Dün “Bayram Taşkın’ın akrabaları” başlıklı bir yazı yazdım.
Kayınbiraderini şoförü yaptığı, Özel Kalem Müdürü koltuğuna ise eşinin yeğenini tercih ettiğini yazmıştım.
Yazımdan sonra Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın aradı. Sonra Battalgazi Belediyesi Basın Müdürü aradı. Daha sonra Bayram Taşkın’ın bir seveni aradı. Bu sevenden sonra Bayram Taşkın’ın akrabası olduğunu tahmin ettiğim bir kişi daha aradı. Bu telefondan sonra ise birçok “seven” mesaj attı. Bugün ise Bayram Taşkın’ın kayınbabası aradı.
Kimin cevap hakkını vereceğimi şaşırdım bir an!
En iyisi ben Başkan Taşkın’ın cevap hakkını yazayım!
Kayınbiraderinin yıllardır Yeşilyurt Belediyesi’nde çalıştığını ve görevlendirme ile Battalgazi Belediyesi’ne aldığını, özel kalem müdürlüğüne ise 12 yıldır Battalgazi Belediyesi’nde memur olduğu için atadığını belirtti.
Sıfırdan eleman almadığını ve alamayacağını da vurguladı. Hatta Battalgazi Belediyesi’nde fazla çalışanın da olduğunu belirtti.
Kızmadan, bağırmadan ortalığı velveleye vermeden verilen cevabı her zaman takdir ederim.
Ama “Bayram Taşkın’ın akrabaları” başlıklı yazımda öncelikle “başlığı” bilerek kullandım. Yazı daha çok okunsun diye değil, Battalgazi Belediyesi’nde ve Taşkın’ın çevresi tarafından böyle bir beklenti olduğu için bu başlığı attım.
Ve Bayram Taşkın’ın ifadesine göre eski dönemde “fazla eleman” alınmış.
Doğrudur. Zaten çok yazdık o dönemi.
Fakat Bayram Taşkın’ın kayınbiraderi Yeşilyurt Belediyesi’nde çalışıyormuş. Şimdi Battalgazi Belediyesi’ne geçti. Artı 1 eleman daha olmuş oldu yani...
Ayrıca bazen ölçek olarak küçük görülen kurumlarda yapılan tercihleri iyi anlamak için büyük ölçekli kurumlardan örnek vermek gerekir.
Çünkü dün bu yazıdan sonra hem Battalgazi Belediyesi Basın Müdürü Süleyman Keskin’in cevabı hem Başkan Taşkın’ın cevabı hem de Bayram Taşkın’ın bazı akrabaları ve sevenlerinden aldığım telefon ve yorumlardan dolayı bakış açımı daha iyi anlatmak için örnek vermem lazım.
Mesela Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er…
Sami Er, kurumun durumunu öğrenmek yerine, şirketlerin ne halde olduğunu tartmak yerine ilk iş olarak Battalgazi Belediyesi’nde çalışan kayınbiraderini şoförü yapıp, özel kalem müdürünü ise yıllardır Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan bir akrabasını getirseydi ne derdik bugün?
(Örnek diyorum. Sami Beyi’in çalışan böyle akrabaları yok)
Belki yine bazıları “Ya arkadaş şoför çoğu konuşmayı haliyle duyuyor. Özel Kalem dediğin yer stratejik bir yerdir. Güvendiği biri gerekiyor” diye bir cevap alabilme ihtimalimiz olabilir yine.
Ölçeği büyütelim…
İçişleri Bakanı mesela…
Bakan Bey göreve gelir gelmez, kayınbiraderini şoförü yapsa, özel kalem müdürünü de eşinin akrabasını oturtsa ne olurdu?
Türkiye’de gündem bu olmaz mıydı?
Battalgazi Belediyesi’nin stratejik açıdan İçişleri Bakanlığı’ndan daha önemli bir yer olduğunu düşünmüyorsanız tabii!
Kamu kurumlarına bakış açım budur!
Hiçbir kamu kurumu hiçbir yetkilinin aile şirketi gibi görülemez!
“Zaten işe girmiş, devlet maaşa bağlamış ha burada almış ha şurada” mantığındakilere bunu yazdım.
Bu tercihtir.
Ama seçimden önce gelmek istenilen koltuğun “akrabaları” 5 yıl boyunca konuşulmuşsa ve yeni gelenin “akraba sınavı” ağır geçeceği aşikârken ha sıfırdan birilerini yanına almışsın ha memur olan birini!
Şunu da belirtmek istiyorum:
Bayram Taşkın’ın samimiyetini, bakış açısını ve hassasiyetini takdir ediyorum.
Belki çok iyi işler yapacaktır ama bana göre bu son tercihi yanlış olmuştur.
Bana göre…
NOT: Bismillah daha ilk defa Battalgazi Belediyesi’ni yazdım. Bayram Taşkın’ı ve koskoca Battalgazi Belediyesi’ni savunacak birçok birim var. Basın birimi var, özel kalem var, başkan yardımcıları var hatta meclis üyeleri var. İşin sonunda direkt Başkan Taşkın var. Ama “akrabaları” yoktur. Kamu kurumları ile ilgili muhataplarım bellidir. Lütfen yormayın beni!
BENİM AKRABALARIM
Ben ara ara birileri tarafından linç edilmeye alışkınım.
Ama her seferinde işimize bakıyoruz.
Yeri geliyor bir belediye başkanı alenen herkesin ortasında tehdit ediyor. Yeri geliyor bir belediye başkanı kendi sosyal medya hesaplarında bizleri terör örgütü ile eş değer görüyor. Yeri geliyor “isimsiz” onlarca “yardakçıdan” aleni tehditler alıyoruz. Yeri geliyor daha dün ekmeğini yediğimiz yerden bile alakasız eleştiriler alıyoruz.
Ama her seferinde yine bildiğimiz işimizi yapmaya çalışıyoruz çünkü eleştiren birinin eleştirilmesini çok çok normal buluyorum. Sadece hakaret ve iftira oldu mu üzülüyorum.
Çünkü ben bu meslekte bırakın 2. derece akrabalarımı, babamı dahi maalesef kırmış adamım!
Kaç gündür dostlarım atıyor, yine saldırı var diye…
Malatya Büyükşehir Belediyesi’nde ve diğer farklı belediyelerde sayısız akrabam vardır.
MASKİ’de çalışan akrabalarım vardır.
Kimisi 15 yıldır çalışıyor kimisi 10 yıldır kimisi 3-5 yıldır.
Bi tane yetkili, başkan, başkan yardımcısı, vekil “Mahir geldi şu akrabasını işe aldırmak istedi” desin bu kalemi hemen kırmaya razıyım.
Üstelik bırak böyle bir durumun gerçekleşmesini, akrabalarımın çalıştığı kurumları birileri gibi yağlamak yerine çok ağır eleştirmişimdir.
Çünkü yazılarımızın tek ortak noktası “Malatya”dır.
Bizim ailede Cumhuriyet Savcısı vardır, hakim vardır, kurmay asker vardır, Ankara’da üst düzey bürokrat vardır. Çoğu meslek kolunda yer alan çok akrabam var. Zamanında yıllarca belediye başkanlığı yapmış akrabam da var şu an bir siyasi partinin ilçe başkanlığını yapan da… Haliyle belediyelerde ve bağlı kurumlarda akrabalarım da vardır.
Rahmetli dedem 1980’lerde Doğru Yol Partisi’nde yıllarca il yönetimlerinde görev yapmıştır. CHP’de yöneticilik yapan yakınlarım olmuştur. MHP’de ilçe başkanlığı yapmış akrabalarım olmuştur. Çocukluğum; vekillerin, başkanların, valilerin bizim evi ziyaretleri ile geçmiştir. 1980’lerin sonunda Rahmetli Turgut Özal’ın kardeşi evimizde yemek yemiştir.
Soyumuz-sopumuz bellidir.
Son 50 yılda bizim sülale siyasetin ta göbeğinde yer almıştır. Şu anda bile!
Ama bi “soysuz” çıkmış yalan yanlış iftiralarla bizi karalamaya çalışmış. Umurumda değil, gülüp geçiyorum. Dostlar “mutlaka bir cevap yaz” dediği için yazıyorum bunları.
Malatya basını “akraba cennetini” yaşarken bir tane örneği olmayan birine ahlaksızca saldırıyorlar.
Anlamadıkları ne biliyor musunuz?
Ben tercihimi “gazetecilikten” yana kullandım.
17 yıldır Malatya’nın bazen de ülkenin bildiğim sorunlarını çekinmeden yazıyorum.
Hiçbir dönemde hiçbir siyasetçi beni sevmedi. Sevmesi için bir adım dahi atmadım.
Ahlaklı olmak her insanda olması gereken bir haslettir ama “ahlaksızlık” normal olmuş maalesef!
Daha dün alenen beni “tehdit” eden Selahattin Gürkan’ı dahi geçen hafta savundum. Sami Er, Esenlik’in borcunu açıklarken yanlış yaptı diye…
Çünkü “doğruları” kişilere göre değiştirmem!
Sadece bir örnek daha vermek istiyorum.
6 Şubat depreminin o kaotik halini anlatmak için Soğuk Fay adında bir belgesel çekmiştim. Depremi yaşamış üst düzey yetkililer vardı. Ama hiçbirinden bir kuruş talep etmedik sadece bizi seven birkaç özel teşebbüsün katkılarıyla bu belgeseli çekmiştik. Ben Bakan Bey’in Ankara’da çekimini gerçekleştirmek için gittiğimde otel paramı dahi kimseye fatura etmemiştim. Kimseden uçak biletimi al demedim, kendi arabamla her şehre gittim.
Ben belediyelerin şehir dışında yapmış olduğu etkinliklere dahi her seferinde davet edilmeme rağmen gitmiyorum. Belediyenin “hanutu” ile bir yerlere gitmem demişim yıllar önce…
Bu kadar hassas davranıyorum.
Eğer bir mikron büyüklüğünde beyniniz varsa karalamalarınızın bir tane tutarlı yanı olmadığını görürsünüz.
NOT: Kusura bakmayın kendimi biraz anlattım. Yarın Malatya’yı anlatmaya yine devam edeceğiz.