Malatya’ya mal olmuş ve Malatya’yı tüm hayatının önüne yerleştirmiş bir akil insanı geçen hafta kaybetmiştik.
Malatya’da “duayen” sıfatı sıfatsız hale geldiği için pek sevmem bu terimi ama Celal Yalvaç 65 yıla yakın bir zamana yayılan bir gazetecilik serüveni ile belki de Malatya’nın yaşayan tek duayen gazetecisiydi.
Malatya’nın son 65 yılını gözlemleyen ve araştıran tek isimdi Celal Amca.
Memleket için çoğu nutuk söylerken Celal Amca araştırma yapıyordu.
Bir çınar ağacı gibi böbürlenmesi gerekirken yüzündeki o mütevazi hatları ölüm döşeğinde bile bozulmamıştı.
Vefat etmeden 5 gün önce hastanede ziyaret ettiğimde “Mahir Beg herhalde sıra bize geldi” demişti. Yüzündeki o tebessümle beraber.
Bundan 10 yıl önce Turfanda İşhanı önünde ayaküstü tanıştığım Celal Amca’nın yüz ifadesi ile 10 gün önce hastane yatağında gördüğüm yüz hatları hemen hemen aynıydı.
Sadece mimikleri değil söylemleri de, davranışları da çok çok farklıydı.
Turfanda İşhanı önünde ayaküstü Celal Amca ile tanıştığım ilk gün o meşhur yazıhanesine gitmiştik.
Kitaplarla ve dergilerle kaplı o çalışma masasının bir kenarında o günün gazetesini bulup, BUSABAH’ta yazdığım yazıyı göstermişti bana.
Yazılarımı okuduğunu söylemişti.
Celal Amca gibi bir çınarın yazılarımı okuduğunu öğrenmek benim için gurur vericiydi. O kadar mutlu olmuştum ki… Üstelik çoğu Malatyalı gibi davranmayıp yazılarım ile ilgili yorum yapmaya, bazen iyi bazen yumuşak eleştiriler yapmaya başlamıştı.
Bi ara her hafta uğrardım Celal Amca’ya…
Dünyanın en tatlı insanının bu kadar birikimden sonra biraz egolu olmasını beklersin.
Geçen gün taziye ziyaretimizde Celal Yalvaç’ın oğlu Gazeteci İsmet Yalvaç bir anısını anlattı.
1980 darbesi günlerinde Görüş gazetesinin yazı işleri müdürü Celal Yalvaç’tır. Görüş’ün bir haberinden sonra sıkıyönetim komutanlığından bir Yarbay, Celal Yalvaç’ı çağırır. O tarihlerde Görüş’ün de muhabiri olan İsmet Yalvaç ile komutanlığa giderler.
Yaptıkları haberin yanlış olduğunu aktaran Yarbay’a Celal Yalvaç aynen şunları söyler:
“En kötü sivil yönetimi en iyi askeri yönetime tercih ederim.”
Fotoğraf: Nezir Kızılkaya arşivinden
Bugün bırakın bir siyasetçiyi bir dernek başkanına yönelik dahi bir eleştiri yazısı yazamayacak kadar bedenlerini bu düzene teslim etmiş Malatya’nın gazetecileri boy boy kendilerini “duayen” diye tanıtırken askeri darbe döneminde dahi fikrini çekinmeden söyleyen Celal Amca’dan bu lafı duymadık.
Kendisi vefat ettikten sonra oğlu anlattı.
Zaten Celal Amca kendisini anlatmazdı.
100’lerce kitaba, yüksek lisans tezine ve bilimsel makalelere kaynak olmuş Celal Amca’nın o yüzden basılı bir kitabı yok.
“Benlik” dediğimiz her neyse gram düzeyinde bile Celal Amca’da bulunmazdı.
Celal Yalvaç eğer isteseydi sadece kendisinin yazdığı veya kendisine gönderilen mektuplardan en az 10 kitap yazardı.
Bin 500’ün üzerinde tarihçilerle, akademisyenlerle ve dönemin birçok ünlü bilim insanlarıyla mektuplaşmış ve bu mektupların bir nüshasını da arşivlemiş biridir Celal Amca.
1960’larda halkbilimci ve tarihçi Hamit Zübeyir Koşay Malatya’ya gelir. Celal Amca, Koşay ile tanışır. Malatya ile ilgili sayısız mektup yazar Hamit Zübeyir Koşay’a.
Birkaç yıl sonra Hamit Zübeyir Koşay, Kültür Bakanlığı Müzeler Genel Müdürü olur.
Bunun üzerine Celal Amca, yazdığı mektuplarla Malatya’nın müzesinin olmadığını ve bu şehrin müzeye ihtiyacı olduğunu yazmaya başlar.
Hamit Zübeyir Koşay ile olan dostluğu nedeniyle Malatya’nın ilk müzesi 1960’lı yıllarda açılır.
Yine aynı yıllarda Malatya’nın ilk kütüphanesinin de açılmasına vesile olacak ve hatta kütüphanedeki kitapların raflara dizilmesine kadar yardım edecektir.
Gazeteci Vahdettin Yiğitcan abimizin dediği gibi gerçekten Celal Yalvaç “Vakıf insanıydı”.
Hayatını bu şehre vakfetmişti ve üstelik bunun kelamını bile söylemeyi zül kabul ediyordu.
Malatya böyle çok değerli bir insanı kaybetti.
Kaç yıldır yüksek lisans tezi için Celal Yalvaç’ı çalışan Nezir Kızılkaya ağabeyimizle sürekli konuşurduk.
Çok şey öğrendim. Hiç sıkılmadan saatlerce Celal Amca’yı konuşurduk.
2 ay önce Nezir Abi’nin yüksek lisans tezinin savunmasını kaçırmak olmazdı.
Celal Amca’nın oğlu Bülent Yalvaç, Bülent Korkmaz ve Abdullah Ergün’le beraber Nezir Abi’nin “Malatya’ya adanmış bir ömür, Celal Yalvaç” yüksek lisans tezinin sunumuna katıldık.
Nezir Kızılkaya’nın yüksek lisans savunmasında da çok şey öğrendik. Yakında bu yüksek lisans tezi kitap haline dönüşecek. Kitabını bekleyemeden ben okumaya başladım.
Belki bir yazı daha yazarım ama yazıyı bitirirken bir anekdot daha aktarmam lazım.
Malatyahaber.com’da İsmet Yalvaç ağabeyimize başsağlığı dilerken bi ara Celal Amca’nın odasına gittim.
Celal Amca’nın koltuğunda oturan Bülent Korkmaz, Celal Amca’nın bilgisayarında Malatya Haber’de yayımlanacak “Bu Şehre Kattığın ‘Uygarlık Birikimi’ İçin Sonsuz Teşekkürler Celal Abi..” başlıklı yazıyı yazıyordu.
“Abi” dediğine bakmayın bana göre “baba” gibiydi Bülent Korkmaz için. Aynı Nezir Abi gibi Celal Yalvaç’ı çok severdi Bülent Korkmaz. Okuduğum en iyi “Celal Yalvaç” yazılarından biriydi.
Malatya gerçek bir değerini kaybetti.
Celal Yalvaç’ı yazacak o kadar çok insan var ki… Sıra bana gelmezdi ama tarihe not düşmek için yazdık sadece…
Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olur inşallah.
Twitter: @mahirtemur