Mahir Temur

Malatya Londra'dan daha modern olmuş!

Mahir Temur

Yaşadığımız yüzyıl o kadar değişti ki bu değişimin bırakın uzak geleceği yakın geleceğin dahi nasıl şekilleneceğini tahmin edemiyoruz.

Batı diye adlandırılan medeniyet ile aramızdaki fark ile teknoloji ile aramızdaki farkın garipliği yüzündendir belki bu kadar afallamamız.

Biraz daha anlaşılır olalım…

Batı ile kültürden sanata, ekonomiden hayat şartlarına varıncaya kadar olan farkın boyutunu siz düşünün ama Londra’da yaşayan biri ile hemen hemen aynı teknolojiyi kullanmamız beni çelişkiye sokuyor.

Bu iyi midir yoksa çok kötü müdür inanın tam olarak çözemedim.

Belki diyorum ama “kötü”ye daha yakınım.

İnternet üzerinden 20 dolara ayakkabı satan bir firma sosyal bir deney yapıyor Amerika’da.

Markasının logosuyla beraber ismini değiştirip Los Angeles’ta zengin kesime hitap eden bir AVM’de havalı bir mağaza açıyorlar.

Mağazaya 20 dolarlık ayakkabıları yerleştirip etiket fiyatlarına 400-500 dolar yazıyorlar.

Kaliteli duran bir web sitesi ve sosyal medya hesaplarını da ekleyip ünlü modacıları ve sosyal medya fenomenlerini davet ediyorlar mağazalarına.

Aynı gün 3 bin dolarlık satış gerçekleştiriyorlar.

Firma bunun bir sosyal deney olduğunu söyleyip ayakkabı alan insanların paralarını iade etti ve şu sonuca vardı:

“Uygun fiyatlarla da şık olunabileceğini bu deneyle kanıtlamış olduk”...

20 dolara internet üzerinden satış yapan bu firmanın sosyal deneyini ülkemize uyarlayabiliriz hatta aynı sonucun çıkma ihtimali çok yüksek.

Fakat firmanın bu sosyal deneyden sonra “uygun fiyatlarla şık olunabilir” sonucu firma açısından doğru kabul edilebilir ama diğer taraftan aslında sosyolojinin de ötesinde bir psikolojik duruma el atıyor.

Amerikalılar “şıklık” diyebilir ama bu memlekette yapılan harcamaların şekli uzun zamandır çok değişti.

2018 yılında Amerika’da yapılan bu sosyal deneye benzer ülkemizde bundan 10 yıl önce çekilmiş bir televizyon dizisinden bahsedeceğim.
 

“Bir Kadın Bir Erkek” dizisini takip edenler hatırlar.

Aslında mizahi bir dizi filmidir ve sadece bu dizide 2 kişi oynar. Tüm dizi iki kişiden ibarettir.

Dün sosyal medyada bir arkadaşım paylaşınca hatırladım.

Dizideki erkek, karısı olan dizideki kadınla beyaz eşya almak için mağazada ürünlere bakmaktadırlar.

Sadece bir sahneden bahsedeceğim.

Erkek, üst üste iki mikro dalga fırınının önünde karısını çağırır. Hangisini alalım, der.

Birinin üzerinde 699, diğerinin üzerinde 1299 lira yazar.

Kadın bakar, inceler ve 1299 olanı alalım, der.

Erkek bi daha sorar, emin misin, diye ve tekrar aynı cevabı verir kadın.

Üç kez sorar toplamda ve kadın aynı cevabı verdikten sonra erkek, “Oh be… Kurnazlığım sayesinde 600 lira kar ettim” der ve etiketleri değiştirir çünkü karısından gizli etiketlerin yerini değiştirmişti.

Alın size sosyal deney…

Amerika ile aramızda kültür, ekonomi, eğitim gibi konularda aramızda kaç yıl var bilmiyorum ama “hayat” ile ilgili biz onlardan daha “modern” olmuşuz!

Bu yukarıdaki sahne 10 yıl önce çekilmişti.

“Etiket” hem parası olan için hem de olmayan için birinci kural olmuş maalesef!

Çalışana da çalışmayana da okuyana da okumayana da “etiket” ilk tavır olmuş!

Daha dün bir arkadaşım anlattı, 11 bin liraya düğün davetiyesi, yaptırtmış arkadaşımın arkadaşı…

Eline aldıktan üç saniye sonra çöpe attığın bir davetiye için Malatya’da 11 bin lira veriliyor!

Düğünü artık kaç bin liraya yapacak, inanın bilmiyorum.

Bildiğim bizim Batı ile aramızda “hayata” bakış açımız daha modern!

Batıya tur bindirmişiz farkında değiliz!

Annem bundan 30 yıl önce evimizin önündeki bahçeye her gittiğinde eli boş gelmezdi. Sorardım sürekli o çocuk halimle, üç beş tane kurumuş dalı niye sürekli eve getiriyorsun, diye…

Her seferinde “eli boş” gelmekten iyidir, derdi.

Annem için 100 metre mesafesindeki eve dönüş yolunun boş geçmemesi için elinde birkaç çalı-çırpı olması gerekiyordu.
30 yılda ne hale geldik ve nasıl şekillendik inanın benim çözeceğim bir konu değil!

30 yılı bırakın son 18 yılda bana göre geriye doğru ilerlememizin hızı Amerikalıların Mars’a gidiş hızından daha hızlı!

Gerçekten 39 yaşında kendimi 70 yaşında hissediyorum ve eskiye dair özlemim her geçen gün daha çok artıyor.

Çocuklarımı 1990 yıllarına götürmek isterdim ama imkânsız olduğunu bildiğim için her gün 80’ler dizisini izlettiriyorum.

Bugün siyaset yazmadım, kusura bakmayın.

[email protected]

https://twitter.com/mahirtemur

https://www.facebook.com/temurmahir

Yazarın Diğer Yazıları