Her insanın belki de hayatında bir kere yaşayacağı kırılma anı vardır.
Bana göre Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un hayatındaki kırılma anı, 6 Şubat 2023 tarihinde saat 13.24’te Malatya Valiliği’nde oluşudur.
Açın Google hazretlerine sorun “Mehmet Nuri Ersoy kimdir?” diye…
Yalan-yanlış çıkan sonuçlar da dahil karşımıza çıkan profil ne olur?
ETS gibi çok büyük bir şirketin sahibi…
Ultra lüks otelleri olan, yaşam tarzı olarak klasik bir AK Partili olmayan, yatlarda puro içen, zevklerine düşkün diye tahmin edilen ve ara ara Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde mal varlığıyla soru önergeleriyle sorgulanmaya çalışılan bir siyasetçi profili çıkar karşımıza.
Hatta 6 Şubat günü Bakan Ersoy’un Malatya’ya geldiğini öğrenince açıkçası “Ne alaka?” demiştim.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’nı veya İçişleri Bakanı’nı yıkılmış Malatya’ya beklerken Kültür ve Turizm Bakanı’nın Malatya’ya gelişini garipsemiştim.
Şehirde kaos yaşanırken ve ilk saatlerde tüm ülke Maraş, Hatay veya Adıyaman’ı dillendirirken yine Malatya’mız sahipsiz mi kaldı düşüncesine kapılmıştım.
Hikâyeyi önce etrafındakilerden duymuştum.
Bazı kısımlara gazetecilik refleksi ile şüphe ile bakıyordum çünkü “içerdekiler” bazen yöneticilerine farklı anlamlar yükleyebilirler.
Fakat garip bir şekilde şehirde deprem zamanlarında Mehmet Nuri Ersoy’un “insani” yanı ile ilgili sayısız hikâye dinlemeye başlamıştım.
Enteresan bir adam aslında…
Deprem sabahı Ankara’da lüks dairesinde kalırken İçişleri Bakanı’nı arayıp görev isteyen, sabah saatlerinde kar-tipi Malatya’nın üstüne kara bulutlar gibi çökmüşken, tüm Malatya şehirden çıkmak için mücadele verirken sabahın 5’inde Malatya’ya bir an önce gelmek için mücadele veren çok çok zengin bir bürokrat.
Üstelik Malatya’ya gelirken CHP Malatya milletvekili Veli Ağbaba’yı da uçağına alıp şehre koşan bir bakan.
Soğuk Fay belgeselini çekerken Bakan Ersoy’un gerçekten aynı bizler gibi “depremzede” olduğunu düşünmüştüm.
Ve o gün, Mehmet Nuri Ersoy’un bir metre yakınında gözlerinin içine bakarak söylediklerini dinlerken gözyaşlarımı engellemek için çaba sarf ederken çoğu Malatyalı siyasetçinin, bürokratın “Malatyalılığını” sorgulamıştım.
Belki de o kadar rahat verilen “Fahri Malatyalı” beratına layık tek Malatya doğumlu olmayan bürokrat/siyasetçi Mehmet Nuri Ersoy’dur.
Deprem zamanında binlerce konteyner kurması, çevresini kullanıp Malatya’nın o günlerde ilaç olacak birçok şeye imza atması, birçok zengininin yönünü Malatya’ya çevirmesinden dolayı bunları söylemiyorum.
Bunları başka siyasetçiler de yapabilirdi.
Ama bir şehrin "gözyaşlarına ortak" olmuş çok az bürokrat vardır.
Bu çoğu zaman Malatya milletvekillerinde bile görmediğimiz, gördüğümüz zaman ise inanmadığımız bir haslettir.
Doğmadığın, büyümediğin, sokaklarını bilmediğin bir şehirde devleti temsilen yaptığın görevinde o şehrin “gözyaşlarına ortak” oluyorsan, bunun anlatılması lazım.
Bugün Malatya’da AK Partili hiçbir siyasetçi bunu anlatmadığı veya bilerek anlatmak istemediği için bunları yazıyorum.
Aslında üzülüyorum…
Şehrimi yöneten bugünkü ekibin, bugünkü siyasetçilerin, bugünkü belediye başkanlarının Mehmet Nuri Ersoy’un Malatya’ya bakış açısını göremedikleri için üzülüyorum.
Esnafın konteynerindeki klimasını bile cebinden ödeyebilen, Malatya’dan bile genelde görülmeyen Pütürge ilçesindeki bir çocuğun gönlünü almak için mektup yazabilen bir Bakanımız var, bizimkiler görmüyor!
Eğer bir şehrin gözyaşlarına ortak olamıyorsan senin o şehirde doğman, büyümen önemli değildir.
6 Şubat Bakan Ersoy’un bana göre kırılma noktalarından biriydi.
Bu kırılma noktasını halen görmek istemeyen Sami Er’e, Abdurrahman Babacan’a, Bülent Tüfenkci’ye, İnanç Kara Ölmeztoprak’a, İhsan Koca’ya, Namık Gören’e sesleniyorum.
Gün birlik olma vaktidir.
Veli Ağababa’nın dahi teşekkür ettiği Mehmet Nuri Ersoy’a bakış açınız çok çok geniş olsun.
“Bizim bir Malatyalı Bakanımız var” düşüncesiyle, Malatya’nın tüm sorunlarını alt alta yazıp hiçbir bakana, bakan yardımcısına gitmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yolunu tutun.
Bu yolu uzun bir süre tek yol yapın.
O bakanlıkta hiçbir bürokrat “yolunuzu değiştirin” dahi diyemez!
NOT: Mehmet Nuri Ersoy’un Pütürge’de iğrenç olaya muhatap olan çocuğumuza moral vermek için yazdığı ve içerisinde “Ben Mehmet Nuri amcan olarak” diye devam edilen mektubu okuyunca gecikmiş bir makaleyi yazmak istedim. Allah Mehmet Nuri Ersoy’dan razı olsun. Gözyaşlarımıza ortak olduğu için.