Zaman çok çabuk geçiyor.
Geçen yıl bu zamanlarda yine seçim sürecindeydik.
Yıkılmış Malatya’da AK Parti’nin 4 vekili, MHP’nin 1 vekili ve CHP’nin 1 vekili seçilecekti.
Biraz daha sakin, biraz daha duygu yüklü bir ortamda seçim süreci geçirmiştik.
Muhalefet yine yapacağını yapmış, yıkılmış bu şehirde yaklaşık 80 bin kişinin kullandığı oylar muhalefet yüzünden çöp olmuştu.
Geçen yıl bu günlerde CHP 2 vekilin kesin olduğunu ve 3 vekili zorladıklarını, İYİ Parti kesin 1 vekil çıkaracağını, AK Parti ise 5 vekil çıkaracağını düşünüyordu.
CHP, şehirde rey getirebilecek bir karşılığı olmayan il başkanına vefa borcunu ödeyip yine 1 vekil çıkartıp hüsrana uğruyordu.
İYİ Parti, adını daha önce duymadığımız bir adayı çıkarıp farklı bir sonuç bekliyordu.
Yeniden Refah Partisi yükselişe geçmişti ve onlar da kesinlikle 1 vekil çıkarabiliriz diyordu.
Peki ne olmuştu?
İYİ Parti’nin aldığı 17 bin oy ile Yeniden Refah Partisi’nin aldığı 40 bin oy çöpe gitmişti.
Sadece İYİ Parti CHP ile bir ittifak yapsaydı Malatya’da bugün çok farklı bir seçim süreci geçirebilirdik.
Depremden sonra 13 ay geçmiş.
Esnaf kan ağlıyor.
Adalet bitmiş durumda.
Kalıcı konutlar ile ilgili bir ışık gözükmüyor.
Şehir merkezinin durumu tam anlamıyla bir muamma!
Muhafazakar olduğunu bildiğimiz bu şehirde koskoca Söğütlü Camii’nin yeri dahi kimseye sorulmadan değişiyor, kimseden çıt yok!
Çünkü “çıt” çıkaran boşa çıkacağını düşünüyor!
Filmi geriye sarın.
Sadece CHP İYİ Parti ile bir ittifak yapsaydı bugün AK Parti’nin 2 vekili yoktu. CHP’nin 2 vekili ile beraber Yeniden Refah Partisi’nin 1 vekili vardı.
Bugün “ben yaptım oldu” mantığı olur muydu?
Bugün şehirdeki bu umutsuzluk hali hâkim olur muydu?
Bir şehirde “muhalefetin” umudu yoksa veya muhalefet dediğimiz oluşum topluma bir umut veremiyorsa o şehir aynı Malatya gibi olur.
Kimse kusura bakmasın ama iktidarın suçu kadar muhalefetin de suçu vardır.
Hadi gelin bugünü değerlendirelim.
CHP bugün Büyükşehir’de Veli Ağbaba’yı aday gösterdi. Geç kalınmasına rağmen gösterilebilecek en güçlü adayı gösterdi.
Peki, Yeşilyurt ile Battalgazi?
Yolda görsek tanıyamayacağımız adayları göstermenin anlamını düşünüyorum.
Ya da şehirde bir karşılığı olmayan adayların seçim zamanı sahaya çıkıp seçimden sonra aynı hızla kaybolan bu arkadaşlardan bıkmadı mı siyasi partiler?
İYİ Parti mesela…
Şeyhmus Göçmez’i son seçimde tanıdık veya tanımaya çalıştık.
Üstelik sahaya inen ve adaylarını en son belirleyen parti İYİ Parti.
Bundan 12 ay önce 16 bin oy almış Şeyhmus Bey acaba ne yapabilecek bir ayda?
Bir ay içerisinde suyun kaldırma kuvvetinin 45 farklı hailini de anlatsa yine yetersiz olacak. Üstelik İYİ Parti Yeşilyurt Belediye Başkan Adayı Dr. Ali Helvacı, Şeyhmus Bey’in şansının olmadığını ifade etti.
Aynı siyasi partinin Yeşilyurt adayı, aynı siyasi partinin Büyükşehir adayının kazanamayacağını vurguladı.
Ama aynı Ali Helvacı, dün akşam ER TV’de “kesin kazanacağını” söyledi.
Allah hayırlı etsin ama seçimin en temel kuralını bence unutmuşlar.
Seçim, seçim zamanı kazanılmaz.
Sen Yeşilyurt’u bir ayda 3 metre havaya da kaldırsan yine olmaz!
Malatya’da ise hiç olmaz!
Parti olarak yüzde 60 oyun olur, teşkilatın yıllardır sahada olur o zaman belki olabilir.
Ama ortada teşkilat yok, gençlik kolları yok, kadın kolları yok üstelik yüzde 3’lük bilinen bir oy var ama “ben kesin kazanacağım” demek siyaseti, bu toplumu iyi okuyamamak demektir.
Bu şehri kimse kusura bakmasın ama seçim zamanı otelde kalanlar kurtarmayacaktır. İyi niyetli bir şekilde kurtarmak istese de millet sizden haberdar dahi olmayacaktır!
Mesela İbrahim Gezer!
DEVA Partisi’nin Kurucular Kurulu’nda yer alan İbrahim Hoca’nın durumu da tam derslik bence.
Memleket depremde yerle bir olmuşken dahi sesini duymadığımız, Malatya ile ilgili genelde konuşmayıp ülke siyaseti ile videolar çekip paylaşan Gezer, bu seçim Büyükşehir Belediyesi Bağımsız Adayı.
Bu şehir ne çekmişse “ben bilirim” diyenlerden çekti!
İbrahim Hoca çok biliyor ama pratikte bir karşılığı yok Malatya’da.
Şehirde varla yok arasında dolaşan DEVA ve Saadet Partisi’nin desteğiyle yola çıkıp yüzde 50 oy alacaklarına inanan bir ekip var.
İnşallah yanılırım ama İbrahim Hoca’nın Malatya siyaset treni çoktan kaçmıştı. Sadece şu an farkında değiller.
Farkında olsalar veya bu şehrin dinamiklerini hesap edebilseler ya da Malatya’nın bir değişime ihtiyacı olduğuna samimi inansalar bugün “İbrahim Gezer” üzerinden bir ittifak hayali yerine bu şehirde karşılığı ispatlanmış bir aday üzerinde birleşme arzusu doğardı.
Seçim zamanında “herkes” kazanıyor!
Herkes kazanacağını düşünüyor ve işin sonunda “bu milletten olmaz” deyip kabuklarına çekiliyorlar.
Bi kere Malatya’nın gerçeklerini es geçip yaptığınız her hamlenin “boş” olduğunu bilmeniz lazım.
Bugün rekor üstene rekor oylar alarak Malatya’da iktidar olan AK Parti’den sonra en az Cumhuriyetin ilk partisi CHP kadar Yeniden Refah Partisi veya Bilal Yıldırım konuşuluyorsa bunun birkaç nedeninin olduğunu bilmeniz lazım.
“Küskün oyları aldı” söylemiyle 40 bin oyu küçümsemek boşadır çünkü Bilal Yıldırım geçen yıl 40 bin oy almadı.
5 yıl önce almaya başladı. 4 yıl önce yaptığı konuşmalarla tuğlaları biriktirmeye başladı. 3 yıl önce bu toplumun sorunlarını dillendirerek bilinirliğini arttırdı. Yıllardır toplumun içinden kopmayıp ve üstüne bu millete küsmeden “küskün oylara” talip oldu.
O yüzden AK Parti, arkasında 3 partinin olduğunu açıklayan İbrahim Gezer yerine Bilal Yıldırım’ı rakip görüyor.
“Küskün oyları” almak o kadar kolaysa diğerleri niye alamadı?
Bunu niye fırsata çeviremediler?
Bugün ben de dahil Bilal Yıldırım ile ilgili bir eleştiri haberi yapsam veya köşe yazsam hemen birileri o yazının altına yorum yapıyor.
Çünkü şehrin sorunlarını bilmenin en basit yolu yerel basını takip eden bir teşkilatla, bir gençlikle çalışmaktır.
Siyaset, siyaseti iyi okuyabilenlerin yaptığı bir iştir.
Akçadağ Belediyesi bağımsızken ona teklif götürüp Yeniden Refah’a kazandırmak siyasettir.
Herkes Kale ilçesinde “göstermelik” aday gösterirken, AK Parti’nin kalesinde daha önce AK Parti’den belediye başkanlığı yapmış siyasetçiyi ikna edip aday göstermek siyasettir. “Siz Kale’de rahat kazanamayacaksınız” algısını vermek dahi çok çok önemlidir.
“Benim çok iyi projelerim var. Malatya’yı bir ben kurtarırım” anlayışıyla en fazla yüzde 1-2 oy alınır. Malatya’ya ihtiyacı olan bir siyasetçinin çok çok önceden işe koyulması lazım.
Mesela Yeniden Refah Partisi bana göre en güçsüz olduğu yer Yeşilyurt.
YRP’nin adayı Murat Aslan hem çok geç aday gösterildi hem de siyasetçi değil. İşi çok zor ama Battalgazi’nin adayı Ayetullah Geçen neredeyse 4 aydır aktif bir şekilde sahada çalışıyor.
Üstelik Battalgazi ilçesi AK Parti’nin genelde hiç zorlanmadığı bir ilçe.
Ona rağmen AK Parti’nin Battalgazi adayı Bayram Taşkın kendisine tek rakip Ayatullah Geçen’i görüyor.
Niye?
Çünkü aylardır sahadalar.
Aylardır insanlara dokunuyorlar.
CHP’nin oyu Battalgazi’de YRP’den çok olmasına rağmen bugün Battalgazi Belediyesi için 2 parti konuşuluyor.
Bunun sebeplerini diğer partilerin analiz etmesi lazım.
Demokrasilerde seçmenin seçimlere katılımı kadar seçilenlerin de katılım çeşitliliği önemlidir.
Ama iktidara mahkum algısındaki bir şehirde muhalefetin topuyla tüfeğiyle seçimden çok önce sahada olması, toplumu iyi analiz etmesi ve bundan bir çıkarım yapması beklenir.
Bugün Darende’de, Kuluncak’ta, Pütürge’de, Kale’de bu algı en azından bugünden kırılmışsa bunun nedeni bellidir.
Temele bir tuğla dahi koymadan seçim zamanı çukur kazmaya çalışırsan temelini başkası atar!
Şimdi bana AK Parti’nin adaylarını, Sami Er’in daha önce Malatya’da yaşamadığını, İlhan Geçit’in 4 ay önce Malatya’yı terk ettiğini, Bayram Taşkın’ın daha önce partiye küstüğünü falan söylemeyin lütfen.
Benim de son seçimde yüzde 69 oyum, 4 vekilimden en az 2’si bi şeyler yapmaya çalışsa, sıkıntılı olmasına rağmen il teşkilatımın yerini tüm Malatya bilse, ittifak ortağımın yüzde 15 oyu olsa ben de bu tercihlere saygı duyardım.
Sen bana muhalefetten bahset cancağızım, iktidardan değil!