Mahir Temur

Veli Ağbaba'ya haksızlık mı ettim?

Mahir Temur

Bilgiye artık uğraşarak edinme devrinden çıkalı yıllar oldu.

Çoğu zaman yaptığımız bir haberin dahi “eski” olarak algılanması bazen bir saatlere kadar düşüyor.

Kısacası devir maalesef “her bilginin” havada uçuştuğu, bazı bilgilerin gündem olduğu, bazı bilgilerin ise zamanını beklediği bir dönemde yaşıyoruz.

Bu devirde siyasetçilerin ise daha dikkatli ve daha profesyonel davranacak ekiplerinin olması elzemdir.

Dün “Veli Ağbaba bu milletten özür dilemelidir” başlıklı bir yazı yazdım.

Veli Ağbaba’nın kardeşi ile ilgili ciddi iddiaların olduğu ile ilgili bir yazıydı.
Olay Aydın Didim’de geçiyordu.

Bu haberi kamuoyuna paylaşan gazeteci ben değilim.

Olay benim yazımdan 3 gün önce Didim’de bir basın kuruluşunda çıkmış.

Sonra Aydın’da 2-3 internet sitesi bu haberi yapmış.

Hatta, Antalya’nın bir internet haber sitesi dahi bu haberi yayınlamış.

Yazdığım yazıdan bir gün önce ise Malatya’da BUSABAH ve Malatya Sanal Haber, bu iddiaları tekrar gündeme taşımış.

Aradan 3 gün geçmiş ve ben bu iddiaları köşeme taşıyıp, susmak kabul etmektir, demişim.

Yazımdan bir saat sonra ise Veli Ağbaba’nın danışmanı Hasan Kara, o iddiaların asılsız olduğu ile ilgili bir metin göndermiş.

Biz de o metni noktasına dahi dokunmadan vermişiz.

Bu çağda çok ciddi iddialar havada uçuşurken 3 gün beklemek büyük hatadır.

Sayın Ağbaba ile telefonda görüştüm cevap metninden sonra.

Çoğu siyasetçi gibi biraz sitem etti ama önemli değil.

Önemli olan ortada bir hata varsa bir iftira varsa bunun önüne geçmektir.

Didim’den çıkıp Malatya’ya kadar gelen haberde anladığım kadarıyla bilerek veya bilmeyerek çok büyük bir hata yapılmış.

Veli Ağbaba’nın kardeşinin ortak olduğu şirketin 21/B ihale yöntemiyle (pazarlık usulü ile) kamu arsası aldığı yazıyordu haberde.

Veli Ağbaba’dan öğreniyoruz ki bu ihale, açık ihale usulüyle yapılmış.

Bir ay önceden ilan edilmiş, EKAP’a düşmüş önceden.

Ben dünkü yazımda belirtmiştim ama haberde şu ayrıntı gözden kaçabilir.

İhaleyi gerçekleştiren CHP’li Didim Belediyesi değil, SGK…

150 milyon değerindeki bir kamu arsasının 18 milyona satışı gerçekleşmiş ise bunun suçlusu CHP’li Belediye Başkanı değil, devlettir.

Zaten Ağbaba da gönderdiği cevap metninde “Bir usulsüzlük varsa, bunun ortaya konulması gerekir” diyor.

Haberde bu kadar açık “hatalar” varken Veli Ağbaba’nın hemen cevap vermemesi ve üstüne Didim Belediye Başkanı’nın halen dahi bir cevap vermemesi garip gelmişti bana.

İktidar partisinin bir milletvekilinin her hangi bir açık kamu ihalesine katılmasını etik bulmayabiliriz ama muhalefet partisinin bir milletvekilinin kardeşinin devletin yaptığı bir açık ihaleye girmesine ben etik noktasında dahi sorun görmem.

Eğer gerçekten Didim Belediye Başkanı, ihaleye girecek firmaları önceden arayıp, “Siz ihaleye girmeyin, biz belediye olarak ihaleye gireceğiz” tarzında bir söylemi her hangi bir firma yetkilisi tarafından dillendirilirse o zaman ortada büyük bir sorun var diyebiliriz.

Ama şu gün dahi halen Didim Belediyesi’nden niye bir cevap yok!

Siyasetçilerin anlamadığı nokta burası…

Bizler gazeteciyiz.

Her olaya kuşkuyla bakmazsak, her olay sonrasında olaya muhatap insanların sadece söylemleri ile hareket edersek ne yolsuzluklar ortaya çıkar ne de kamu zararları ortaya çıkar!

Ben şu anda Didim Belediye Başkanı’nın halen bu olay ile ilgili bir cümlesini duymadım, okumadım.

Kuşkulanıyorum.

Bir siyasi partinin genel başkan yardımcısının kardeşi ile ilgili çıkan iddialardan sonra susması beni her zaman kuşkulandırır!

Olgular yerine algıların hâkim olduğu bir dünyada yaşarken temiz suya bir damla kirli su bulaşırsa mide bulandırır!

Gazetecilik, sadece koca kovadaki temiz suyu görmek değildir.

Bizim işimiz o kirli suya odaklanmaktır.

Memlekette tecrübeyle sabit olan yaşanmışlıklarımız var.

Yalan denilen şeyin aslında doğru olduğunu yaptığımız çoğu haberde ve yazımızda karşılaştık.

Bunları yazmamın sebebi Veli Ağbaba’nın kardeşi ile ilgili iddialar değil.

Haberden de açık görülüyor ki çok ciddi saptırmalar var.

Bu son cümleleri yazmamın sebebi şu:

Yapılan bir haber veya bir yazı sonrasında her siyasetçinin fiks cümlesi var.

“Beni niye aramadın”…

Önce yukarıdaki haberle ilgili söyleyeyim.

Önce Didim’de haber yapılmış.

Sonra birkaç mecrada daha yapılmış.

Malatya’da iki basın kuruluşu haber yapmış.

Arkadaş ben daha neye arayayım!

Burada suç bende değil, haberi yalanlamayanlarda maalesef!

Bi zahmet Didim Belediye Başkanı çıkıp bi açıklama yapsın ki, kuşkularımız ortadan kalksın.

Ayrıca kaç kez bu mecrada da ifade ettiğim gibi yazdığım yazılardan önce genel hatlarıyla hiçbir siyasetçiyi aramıyorum.

Yoğurdu vantilatörle içiyorum çünkü her haberimizi birkaç farklı kaynaktan teyit ettiriyorum.

Yaptığım çoğu haber ve yazdığım çoğu köşe yalanlandı ama gerçek olduğu her seferinde ortaya çıktı.

Ama dünkü yazımdan sonra Veli Ağbaba’ya haksızlık ettiğimi düşündüm.

Yapılan açıklamada Didim kaynaklı haberin art niyetli olduğunu dahi düşündüm.

Fakat işimizin cilvesi bu…

Tekrar ediyorum haber benim değildi!

Ben mevcut haberi yazan 5’inci veya 6’ınca gazeteciydim.

https://twitter.com/mahirtemur

Yorumlar 2
çınar 07 Haziran 2022 09:32

bu kadar yanar döner olmaya gerek yok

Tamer 02 Haziran 2022 22:37

Veli bey sizi 14.40 aramıştır 4 dakikada ancak bu kadar yaza bilmişsin

Yazarın Diğer Yazıları