Ahmet Küçükşahin

Dünya Savaşı

Ahmet Küçükşahin

18 Eylül 1938 günü (ölümüne 52 gün kala), Dolmabahçe’de hasta yatmakta olan Atatürk’ün ziyaretine Başbakan Celal Bayar gelir. Koltuğunun altında dört yıllık yeni ekonomik plan vardır. 

Doktorları hiçbir ziyaretin 10 dakikayı geçmemesi gerektiğini söylerler. Ama nafile!

Bayar anlatmaya başlar; Denizbank’a 28 vapurun alınması için sipariş verilmişti. Bunların bir kısmı soğuk havalıydı. Kütahya’da elektrik santralı inşa edilecektı. Buradan sağlanan elektriğin kilovat saatinin Anadolukavağı’na 35 paraya mal olacaktı. Kütahya’da 25 bin ton sentetik benzin üretecek yetenekte bir fabrika kurulması planlanıyordu. Sakarya nehri üzerinde sulama tesisleri yapılacak ve kömür üretimi seneye 5 milyon tona çıkarılacaktı. 

Toplantının uzaması üzerine içeri gönderilen Afet İnan, Atatürk’e “Rahatsız olacaksınız. Kafi görmez misiniz?” diye sorar. Atatürk, İnan’ın bu çağrısına bir karşı çağrı ile cevap verir. “Gel, sen de dinle. Çok mühim ve güzel şeyler anlatılıyor. Bunlar insanı yormaz, insana can verir.” der.

Afet İnan çaresiz otururken, Atatürk, Bayar’a döner ve “Rica ederim devam ediniz.” der. 

Plan hedeflerini gerçekleştirmek için kaynak bulma konusunda Bayar;

-    İngiltere’den 16 milyon sterlin kredi bulunduğunu, bunun 6 milyon sterlininin askeri ihtiyaçlara ayrılacağını, kalanının yatırımlara harcanacağını anlattır. Kalan para 60 milyon lirayı buluyordu. (Eylül 1938 yılında 1 sterlin, 6 TL. Bugün sterlin 23 TL)
-    Almanya’yla da 150 milyon marklık bir kredi anlaşması yapılmıştı. Bu da 75 milyon lira ediyordu. (Eylül 1938’de 1 mark,0, 5 T. Bugün mark/Euro, 20 TL)
Yani bütün bu yatırımlar bütçeye yük getirmeden yapılacaktı. 

Bayar sunumunu bitirdikten sonra, Atatürk şunları söyledi: “Çocuğum, bak, sana söyleyeyim; bizim bu işleri ve benzer işleri başarmamız için önümüzde en çok 3 yıl mühletimiz var. Demem o ki, ondan önce fırtına kopmaz. Ne yapacaksak, herhalde bu dar müddetin içine sıkıştırmaya bakmalıyız. Bütçe falan düşünmeye mahal yoktur. Memleketin bütün kuvvet membalarını seferber ederek bu işleri yapmak lazımdır.” 

Bayar, “Atatürk’ten Hatıralar” kitabında “Azami üç seneye kadar dünyada bir savaş patlayacağına ve bunun tesirlerinin Türkiye’de yakından duyulacağına ilişkin olarak Atatürk’e hükümet kanalından hiçbir bilgi verilmediğini” açıklar. Bu tamamen Atatürk’ün öngörüsüydü. 

Yine o dönemde Genel Sekreter Hasan Rıza Soyak’a da Almanların henüz genel bir savaş için hazırlıklarını tamamlamadıkları, İtalyanların da hazır olmadıklarını söylemiş ve “Binaenaleyh bir umumi harbi bu yıl (1938) değil, gelecek yıldan (1939) itibaren beklemelidir” demişti.

Harp, tam da O’nun öngördüğü gibi bir yıl sonra (01 Eylül 1939) patlamış, ama o görmemişti. 

Sonuç olarak şunu söylemek mümkündür:  Atatürk önsezisi yüksek, karekteri yüksek, bağımsızlık yanlısı, Türk olmakla övünen ileri görüşlü bir devlet adamıydı. Atatürk’ü Türk halkının gözünden düşürmeye çalışan, söven, onu başka tür ithamlarla karalamaya çalışan insanlara şüphe ile bakmak gerekir. Bu tür insanlar en iyi olasılıkla cahildirler, daha ötesinde din tüccarıdırlar veya başka ülkelerin ajanıdırlar.   

Yazarın Diğer Yazıları