Ahmet Küçükşahin

Birinci Dünya Savaşının Bilançosu

Ahmet Küçükşahin

28 Temmuz 1914 tarihinde Avrupa’da başlayan Birinci Dünya Savaşı’na Osmanlı Devleti 29 Ekim 1914 tarihinde katılmış ve 30 Ekim 1918 tarihinde yenilgiyi kabul ederek çekilmiştir. 

Almanya, Osmanlı’ya vermiş olduğu 86,8 milyon lira yardımı borç hanesine yazdırarak savaşa sokmuştur. 

Bunun yanı sıra Osmanlı, Avusturya’dan da 14,5 milyon lira ve sürmekte olan Anadolu-Bağdat Demiryolu Hattı hesabı avansından da 1,1 milyon lira borç almıştır. 

Alınan borçlarla birlikte, savaş bütçesi 203.7 milyon lira olmuştur.  

Osmanlı 1914 yılında seferberlik ilan ettiği anda 22 milyon insana, 1.700.000 kilometrekare toprağa sahipti. Savaş sonrası 1920 tarihine gelindiğinde savaşla kaybedilen yaklaşık 1 milyon metrekare toprağa ilave olarak işgal edilmemiş toprak parçası, bugünkü Türkiye’nin sadece dörtte biri kadardı. 

Bu 22 milyon insandan 2.850.000’i, yani nüfusun yüzde 13’ünü cepheye gönderilmiştir. 

Savaşın başlamasıyla piyasa dengeleri birdenbire sarsılmış ve enflasyon hızı yüzde 300’e ulaşmıştır.

Bu dengesiz yapı karaborsanın önünü açmıştır. 

Örneğin piyasa değeri 35 kuruş olan et, bir anda 200 kuruşa, yumurtanın tanesi 0,5 kuruştan 8 kuruşa ve şekerin kilosu 3 kuruştan 300 kuruşa yükselmiştir. 

Askere alınan 2.850.000 kişinin 550.000’i (yüzde 19) şehit düşmüş, 891.000’i (yüzde 31) yaralanarak sakat kalmış, 240.000’i (yüzde 8) hastalık sonucu hayatını kaybetmiştir.

103.701 kişi (yüzde 3,6) kayıp ve 129.000 kişi (yüzde 4,5) esir olmuştur.

Toparlayacak olursak savaştan geri dönen kişi sayısı 936.299 kişidir (yüzde 33). 

Bundan önceki Trablusgarp ve Balkan savaşları da eklenecek olursa, Anadolu bitmiş bir haldeydi ve yaralarını saramayacak kadar yorgundu. 

Bu koşullar altında 30 Ekim 1918 günü Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmış ve ülkenin işgalini, silahların toplatılmasını, ordunun terhis edilmesini, donanmanın teslim edilmesini, demiryollarının kontrol edilmesini, Batum‘un işgal edilmesini kabul etmiştir. 

Oluşan bu zemin 19 Mayıs 1919 tarihinde başlayan Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç zeminidir. Başka bir ifadeyle bu zeminin kelimelere dökülmüş hali yokluk, çaresizlik, açlık ve ulusal güvensizliktir. Ancak sadece, parmakla sayılacak kadar kişi, bu olumsuzluğu 4 yıl, 2 ay, 5 gün sonra (19 Mayıs 1919-24 Temmuz 1923) milli bir güce dönüştürmüş ve karşısındaki aynı ülkelere eşit şartlardaki barışı dayatabilmiştir. 

Yazarın Diğer Yazıları